Suriye’de 17 aydır oluk oluk kan akıyor. Esed diktatörlüğü Ortadoğu’nun diğer diktatörlerinin başlarına gelenlerine yakinen tanık olduğu halde, onca uyarıya rağmen onların hatalarını yapmakta ısrar etti. Esed’de tıpkı Kaddafi gibi halkların korku duvarını artık aştığı gerçeğini göremedi. Babası gibi öldürerek özgürlük taleplerini sindirebileceği düşündü. Başarısız oldukça daha çok öldürmesi gerektiğini zannetti. 17 ay da 20 bin vatandaşını katletti. Sonunda ülkesini rejimini korumak adına uçurumun kenarına getirdi.

Suriye’de yaşananların adı artık bir iç savaştır. Bu savaşın boyutlarının nerede duracağını kestirmek gerçekten çok zor. Diktatörlüğün beyin takımına indirilen darbe Suriye’de 17 aydır süren halk ayaklanmasında önemli bir dönüm noktası olacaktır.

Muhaliflerin, Ulusal Güvenlik Merkezi’ne gerçekleştirdiği saldırıda diktatörlük rejiminin Savunma Bakanı Davud Rajde, Esed’in yardımcısı ve eniştesi General Asıf Şevket, ve birçok üst düzey isim öldürülmesinin ardından ülkede oluk gibi akan kan çok daha ziyadeleşebilir. Baas diktatörlüğü can havliyle çok daha fazla kan dökebilir. Ancak eli kanlı rejimin en güvenli kalesinde vurulması Esed yönetimin sonun başlangıcına gelindiğini gösteriyor. Er ya da geç Esed rejimi gidecektir de geride nasıl bir ülke ve bölge bırakacağına ilişkin çok derin kaygılar bulunuyor.

Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.