Nurbaki Karabay

Vaktiyle, görgüsüzün biri kısa bir müddet Halep’te kalmış. Yurduna dönünce de yerli yersiz konuşmaya, “Ben Halep’te şöyle yaptım, böyle yaptım” gibi atıp tutmaya başlamış. Öyle ki övünmelerinden halka gına gelmiş.

Günlerden birinde, köy odasında oturulurken söz cirit oyununda, uzun atlamadan açılmış. Bizim övünme meraklısı dayanamayıp söze girmiş:

‒Ben Halep’te iken on beş arşın atladım.

Sabrı tükenenlerden biri itiraz etmiş:

‒Yapma be iki gözüm, on beş arşın atlamak kim; sen kim?

‒Canım ne var on beş arşında, atladım işte!

O sırada aralarında bulunan marangoz, malzemeleri arasındaki arşını çıkarıp ortaya koymuş:

‒Halep oradaysa, arşın burada! Haydi atla da görelim!..’

***

Son günlerde bu deyim dilime pelesenk oldu.

Neden mi?

Çünkü Halep zalim hükümdarı tarafından bombalandı!

Haberi öğrendiğimde ‘Halep nerde?’ diye sordum kendime! Halep, Kerkük, Musul, Gazze, Budin, Grozni… Nerdeler?

Hani “Ne çok acı var..” diyor ya Zarifoğlu, acıyı çekenler ve çektirenler;

Her fırsatta sokağa dökülenler, adalet ahkâmı kesenler nerdeler?

Halep ordaysa vicdanlar nerde?

Yoksa biz hikâyedeki gibi görgüsüz müyüz?

İlim görgüsüzü, ahlak görgüsüzü, din görgüsüzü, sosyal görgüsüz…

***

‘Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı

Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdik’

Ey ‘arşın’ hesabını bilmeyen ve ‘arzın’ hesabını veremeyenler..

Halep oradaysa biz buradayız!.. Gül bitirmek uğruna toprak olmaya razı gönüllerimizle,

Her adımda bir taş değse de ayaklarımıza,

Sözümüz sesimizden yüksek çıksın diye,

Tepkiliyiz! Çünkü tepkinin iman belirtisi demek olduğunu iyi biliyoruz..

"Sizden biri bir kötülük gördüğünde, gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir." (Tirmizi, Fiten, 11)

Tepkiliyiz! Çünkü sabrın direnmek demek olduğunu iyi biliyoruz..

“Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah`tan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz.” Âl-i İmran/200

Tepkiliyiz! Çünkü inancın üstünlük demek olduğunu iyi biliyoruz..

“Gevşemeyin, üzülmeyin eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsiniz” Âl-i İmran/139


GENÇ'ın Yazısı.