Cantürk Genç / Genç Haber Merkezi / @canturkg

Uzun bir sınav maratonunun ardından öğrenciler bir yıllık emeklerin karşılığını almanın eşiğine geldiler. Uykusuz geceler, saatlerce süren çalışmalar, dershaneler ve özel dersler… Bütün bunlar öğrencilerin geleceklerinin nasıl olacağının büyük bir bölümünü belirleyecek meslek seçimlerinin birinci aşaması olan üniversiteye giriş içindi. Ebeveynler evlatları için ellerinden geleni yaptı, öğrenciler onlara layık olmaya çalıştı ardından o büyük gün geldi çattı. Geleceğin üniversitelileri yarı heyecanlı, yarı ürkek bir biçimde sınavlarına bir bir girdiler. Tabi bu süreç bu kadar çabuk bitemezdi, belki de en çetrefilli dönem olan tercih zamanına gelindi.

Çok değil düzenli çalıştım

Adaylar için bir yıllık emeklerinin rakamlarla olan ifadelerini görme vakti gelmişti. Şampiyonlar, iyiler, vasatlar, kötüler bir bir sıralanmıştı. Sevinenler, üzülenler bunun yanı sıra arafta kalanlar oldu. Televizyonlar ve gazeteler sınavların şampiyonlarıyla röportaj yapabilmek için sıraya girdi, şampiyonlar artık banal bir hale gelen şu açıklamaları yapma geleneğini devam ettirdiler: Çok değil düzenli çalıştım ayrıca okul öğretmenlerime de çok teşekkür ederim.

Bu yıl başka bir nokta ise diğerlerine nazaran daha dikkat çekici bir konumdaydı. Üniversite sınavına giren 200.000’in üzerindeki öğrencinin 180 puandan düşük puan alması diğer bir deyişle barajı geçememesi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Barajı geçemeyenleri sınava giren öğrencilerin toplamına oranladığımız zaman karşımıza çıkan tablonun ne kadar korkunç olduğu gözler önüne seriliyor: %51. Geçen sene ise sözü geçen oranın %15 olması bize durumun vahametin hakkında önemli bir ipucu veriyor.

YGS’de barajı geçmek yeterli olmalı

Bununla beraber üzerinde durup düşünülmesi gereken bir diğer konu ise Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rıfat Sarıcaoğlu’nun barajı geçemeyen öğrenciler için yaptığı konuşmaydı. R. Sarıcaoğlu konuşmasında barajı geçemeyen öğrencilerin oranının %15’ten %51’e çıkmasının sadece vakıf değil, devlet üniversiteleri içinde problem oluşturacağına dikkat çekti. R. Sarıcaoğlu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ilettiği çözüm önerisinde ise adayların YGS sınavında barajı geçtiklerinden dolayı LYS sınavında bu baraja tabi tutulmamalarının gerektiğini ifade etti.

Özel üniversiteler haliyle yaptıkları yatırımların karşılığını almak istiyor ancak sınav sonuçları öyle bir tablo meydana getirdi ki devlet üniversitelerinde dahi kontenjan açığı meydana gelecek gibi görünüyor. Rıfat Sarıcaoğlu’nun iyi niyetli çalışmaları gerçekten takdir edilesi ancak millet olarak şapkamızı önümüze koyup düşünme vaktinin geldiği kanaatindeyim. Sınava giren öğrencilerin %51’i barajı geçemiyorsa bunu ne eğitim sistemine, ne de hükümet politikasına bağlamak mümkün değildir. Millet olarak suçluyu çoğu zaman dışarıda aramayı severiz ancak bu durumda bizim bile elimiz kolumuz bağlanmış durumda.

Bu sonuç karşısında sistem ne yapsın

Üniversite sınavına bugüne kadar çeşitli eleştiriler yapıldı. “İnsan geleceğine 3 saatte nasıl karar versin?”, “5 şıkkın arasından doğruyu işaretlemek bizim zeki ve yetenekli olduğumuzu göstermez.” veya “Her yıl sistem mi değişirmiş canım?” cümlelerini sıkça duyduk hatta bu cümleleri kurduğumuz zamanlar da oldu fakat bugün karşılaştığımız bu durum, kendisini bu alışılagelmiş yargıların dışında tutmamız gerektiğini avaz avaz bağırıyor.

Artık suçu başkalarına atmak yerine kendi iç muhasebemizi yapmamın vakti geldi. Her ne kadar bazı kurumların öğrencilerin başkalarını suçlamalarına çanak tutup bir nevi “sorun sende değil bende” demelerine rağmen gerçeği görmenin zamanı geldi. Elbette bir insanın değeri sadece 5 şık arasından seçtikleriyle ölçülemez ancak sınava girenlerin yarısından fazlasının barajı geçememesi gerçekten çok vahim bir durum.

Son olarak elimize ulaşan sınav sonuçlar bize gösterdi ki suçu başka yerlerde aramak yerine biraz iğneyi kendimize batırmak gerekmektedir.


Cantürk Genç'ın Yazısı.