Mehmet Sadık

Televizyonun 1920’li yıllarda John Logie Baird tarafından icat edildiğinde, herhalde kimse zamanla hayatımızın bir parçası haline geleceğini tahmin edemezdi.

Zaman geçtikçe biraz daha büyüyen, büyüdükçe ‘büyüklerin’ etkisi altına giren televizyonun girmediği ev kalmadı.

Bütün bunlara bir de televizyonun insanların ‘boş zamanlarını’ kene gibi emmesi de eklenince, televizyon büyüsü aldı başını yürüdü!

Televizyon; diziler…

Zararının faydasını geçtiği televizyon, günümüzde bizlere; bilgi aktarımı, siyasilerin propagandaları, eğlence vb. etkinlikleri görmemizi sağlıyor. Bunlara ilave olarak gelen ve geldiği gibi özellikle ‘ev hanımlarının’ hayatını işgal eden diziler ise başlı başına bir haber konusu!

Aslında bu haberin konusu da diziler… Yıllardır bizleri ekran başına hapseden, gösterdiği dünya ile ‘dünyamızı değiştiren’ diziler, reyting denilen ‘hırs meydanına’ binaen, artık her kesimin ilgisine hitap etme amacında…

Siyasilerin türban açılımı, türbanlı eğitimin yolunun açılması, kamu personeline türban özgürlüğü tasarısı ve askeri kurumlarda (GATA) türban yasağının kaldırılması derken, hayattaki hiçbir değerden kendini mahrum bırakmayan televizyon dizileri de türbandan nasiplenmiş durumda…

ATV’den türban açılımı

Samanyolu TV, Kanal 7 gibi orta seviye reytinge sahip TV kanallarında görmeye alıştığımız ‘türbanlı oyunculardan’, reytingleri üst sıralarda olan ve fikirden çok ‘kitlesel’ niteliğe sahip olan ATV de etkilenmişe benziyor...

70’li yıllarda yazdıkları, ‘İslamcı gençlik’ tarafından ilgiyle takip edilen, 1970 yılında yönetmen Yücel Çakmaklı tarafından ‘Birleşen Yollar’ adıyla sinemaya uyarlanan ve Türkan Şoray ile İzzet Günay’ın rol aldığı, Şule Yüksel Şenler ’in ‘Huzur Sokağı’ adlı romanı, senarist Funda Çetin’in dizi formatına uyarlamasıyla ATV’de ekranlara gelecek. Huzur sokağını canlandıracak karakterler ise: Selin Demiratar, Kutsi, Güven Hokna, Sinem Öztürk, Gökhan Mete, Nilgün Kasapbaşoğlu, Yeşim Salkım, Suavi Eren, Hakan Eratik, Toygun Ateş ve Fatma Karanfil.

Eğer romanın uyarlanmasında bir etki olmazsa, dizi başladığında başı açık olan bazı ana karakterler de zamanla başlarını örtecek. Çünkü romanın içeriğinde bu işleniyor.

‘Türkan Şoray’a abdest aldıran kadın’

74 yaşında olmasına rağmen ara ara bazı gazetelerde köşe yazarlığı yapan Şule Yüksel Şenler, ‘Birleşen yollar’ filmiyle bir dönem ‘Türkan Şoray’a abdest aldıran kadın’ olarak da anılmıştı.

‘Huzur Sokağı’ romanı içerik olarak ve vermek istediği mesaj olarak tartışılmaz ama ATV’nin bunu hangi kalıba sokarak yorumlayacağı çokça tartışılacağa benziyor. Daha şimdiden özellikle sosyal ağlarda dizinin durumuna dair görüşler gündeme taşınmış durumda.

Tesettür Allah’u Teâlâ’nın emridir

Türban, genel ve doğru anlamıyla tesettür; Allah’u Teâlâ’nın kadınlara karşı bir emri ve İslamiyet’in kadına verdiği değerin en güzel ifadesidir. Tesettürle kadın iffetini korur, bedenini dünyaya kapatarak iç dünyasına yolculuk yapar. Tesettür İslam’da olmazsa olmaz, kadının Allah’a olan sorumluluğudur.

Allah’u Teâlâ Kuran’ı Kerim’de:

‘Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînetlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zînetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zînetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!’ (Nur Suresi/31) şeklinde emretmiştir.

Apaçık bir şekilde emredilen tesettürün, ‘Huzur Sokağında’ nasıl ve hangi amaçla kullanılacağı büyük önem arz etmektedir. Allah’u Teâlâ’nın emrine nazil olmuş bir konuyu saptırmak, ticari amaç ve rantlara alet etmek, İslamiyet’e verilebilecek en büyük zararlardandır.

Tesettür modaya ve ranta alet edilmez!

ATV’den ve ‘Huzur sokağından’ beklediğimiz ‘Âlâ dergisinin’ yaptığı gibi tesettürü ranta ve modaya bulaştırması değil, İslamiyet’in öngördüğü biçimde kadının başına bağlamasıdır! Yapılacak her yozlaştırma Allah’ın ayetini inkâra götürecektir. Hâl böyle iken çok dikkatli olunmalı ve Allah’ın emrinin dışına çıkılmamalıdır.

Son olarak Fatih Tezcan’ın tesettüre dair çok anlamlı bir yazısını sizlere aktarmak istiyorum:

"Şehvet, popüler kültürün bitmez sermayesidir.

Planlı bir şekilde küçümsenen evlilik,

Özendirilen bekârlık ve profesyonelce azdırılan şehvet karşısında,

Modernitenin nesneleştirdiği kadına tek tavsiyesi,

"Başının Çaresine Bak!" şeklindedir!

Buna karşılık İslam,

Allah`ın özneleştirmek istediği kuluna uzattığı yardım elidir!

Bu Din’ de evlilik ahlâkın yarısı,

Tesettür, kadının başının çaresidir."


GENÇ'ın Yazısı.