Hüseyin Tophan / Genç Haber Merkezi

Bayramlar, İslam dünyasının hayatındaki özel ve önemli günlerdendir. Her yıl tekrarlanmakta olan ve ömrü olanların şahit olduğu bu bayramlarda, kendine has çeşitli programlarla kutlama etkinlikleri düzenlenmektedir. Bayram namazı kılmak, akraba, komşu ve hasta ziyaretleri yapmak bunlardan bazılarıdır.

Memleketlere yapılan heyecanlı yoluculuklar ve bayram ziyaretleri ile şenlenen hâneler, toplu mekanlarda biraraya gelerek yapılan bayramlaşmalar ve bayrama özel yapılan tatlılar ve yapılan yemek ikramları, bayramının en belirgin özelliklerindendir.

Ruhi Derinlik Vesilesi

Yıl boyunca hayatın yoğunluğunda yorulan insanlar, ihmal ettikleri eş, dost ve yakınlarına kavuşmakta, onlarla dertleşmekte, birkaç günlüğüne de olsa duygusal ve manevi bir nefes alma imkanı bulmaktadırlar. Bayramlar bu şekilde hayatın yorucu temposuna bir soluk aldırmaktadır. Topluca bir dinlenme ve eğlenmenin yanı sıra, hasta ve yaşlı ziyaretleri ile yıl içinde ahirete yollanan insanların eksiklikleri bayramlarda fark edilmekte ve hayatın faniliği bir kez daha hatırlanmaktadır.

Gelişen teknolojiye rağmen insan bedeni ve zihninde meydana gelen ezici yorgunluk ve teknolojiyi doğru kullanamamanın getirmiş olduğu duygu kaybı, ancak; bayramlar gibi özel zamanlarda yumuşayarak coşkuya dönüşmekte böylelikle duygusal ve ruhi derinlik yakalanabilmektedir.

Bayram Tatil Demek Değildir!

Bayrama ait diğer görevlerimize gelince; yetim ve öksüz kalpleri okşamak, dargınlıkları unutmak, hasta ve yaşlıları ziyaret ederek yalnızlıklarını paylaşmak, düşkün ve yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak, bayramlarını kutlamak ve onların gönül yaralarını sarmak bu günlerde daha da bir önem kazanmaktadır.

İçinde yaşadığımız bilim ve teknoloji çağının karşımıza çıkardığı şartlar, insanlarımızın hayatlarındaki yolculuğu da büyük ölçüde değiştirmiş, olaylara bakış açılarında çeşitlilik ve farklılıklar meydana getirmiştir. Bayramların bayram havasında kutlanmak yerine tatil yörelerinde bir izin olarak geçirilmesi buna en çarpıcı örnektir.

Bunun sonucu olarak da, geleceğimizin de teminatı olan çocuklarımız ve yeni yetişen nesil, bayramların önemi kavramaktan ve ruhunu yakalamaktan uzaklaşmaktadır.

Bu nedenlerle bayramlar; ister dini, ister iktisadi, ister sosyo-kültürel boyutlarıyla değerlendirilsin, hepimiz için farklı anlamlar taşımasının yanında, netice olarak olumlu sonuçlar ifade etmektedir. İnsan ilişkilerine çeşitli renklilik ve değer katan bayramlarımız; içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel ve tarihi yapıya katkı sağlamak açısından büyük bir önem taşımakta ve toplumumuz için bir ibadet olmanın yanı sıra aynı zamanda bir moral kaynağı da olmaktadır.

Eski Bayramlar Nerde!?

Bayramla ilgili üzerinde durulması gereken en önemli konu, bugünkü koşullarda kutlanan bayramların, eski bayramlardaki kadar sevinç ve coşkuya dönüştürülememesi hususudur. Çünkü; yeryüzü ve özellikle de yakın çevremiz, insanlık adına her türlü ilkellik içinde, insanlık ve insaf dışı muamelelerle sürdürülen savaşların yapıldığı günleri yaşamaktadır.

Bu bayramı da vesile bilip biraz daha insafa gelerek, insana hayvan kadar değer vermeyen anlayışların yeryüzünü ne hale getirdiğini görmeliyiz. Çünkü bu vahim durumu, ruhumuzun derinliklerinde hissetmek insani bir zorunluluktur. İslam ve insan olmak bunu zorunlu kılmaktadır. Mesela Kurban kesmeyi eleştirmek yerine asıl kınanması gerekenin, bu kanlı katliam tabloları olduğu bilinciyle hareket etmek her vicdan sahibi üzerine bir borçtur.

Bu vesile ile Ramazan Bayramı’nın, aramızdaki dargınlık ve kırgınlıkların ortadan kalkmasına, sevgi ve saygı çerçevesinde dayanışmanın ve yardımlaşmanın kuvvetlenmesine vesile olmasını diliyorum.

Bütün bayramları sıhhat, neşe ve başarı içinde sevdiklerinizle birlikte kutlamanız dileğiyle, her gününüz bayram olsun.

Bayramınız kutlu olsun...


GENÇ'ın Yazısı.