Mehmet Sadık

Peygamber Efendimiz (sav) peygamberliği boyunca her zaman ümmetine örnek olmuş, sünnetini ve söylediği hadisleri hayatımıza uygulamamızı istemiştir. Her şeyden önce iyi bir kul olabilmek için hadis ve sünnet ekseninde yaşamımızı tavsiye etmiştir.

Hadis ve sünnetlerin bizlere aktarılması ise ‘sahabeler’ tarafından olmuştur. Hadis-i Şerif nakli yapan sahabeler, çoğu zaman da bu hadislerin Peygamberimiz (sav) tarafından söylenmelerine neden olmuşlardır. Ne mutlu ki o iki cihan sultanının güzel ifadelerinden nasibini alana ve nasiplenenlere…

İşte bizler için Peygamberimiz`in (sav) hadislerinden nasiplenenlerden büyük bir ibret hikâyesi… Hikâyenin sahibi Ebu`I-As İbnu`r-Rabî… Asr-ı Kâinat Efendimiz`e(sav) hem manevi evlatlık, hem de damatlık yapmış örnek bir şahsiyet…

İyi huylu, hak yemeyen, yakışıklı bir genç

Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) hanımı validemiz Hz. Hatice’nin kız kardeşinin oğlu olan Ebu`I-As İbnu`r-Rabî, iyi huylu, hak yemeyen, yakışıklı bir genç idi. Validemiz Hz. Hatice onu öz çocuklarından ayırmaz ve çok değer verirdi. Ebu’l As’da bunun farkında olup teyzesini çok sever ve onu sıklıkla ziyaret ederdi.

Bu dönemlerde Hz. Muhammed‘e (sav) peygamberliği duyurulmamış, O da bütün Kureyş’liler gibi ticaret ile uğraşıyordu.

Peygamber kızıyla evlilik

Efendimizin (sav) büyük kızı Hz. Zeynep yaş olarak büyümüş, artık evlilik çağına ulaşmıştı. Mekkeli gençler Hz. Zeynep ile evlenebilmek için birbirleriyle yarışıyordu ve bunlara Ebu’l As’da eklenmişti. Hz. Hatice ve Efendimiz de bu durumdan memnun olmuş ve evliliklerine müsaade verilmişti.

Bu evlilikten birkaç yıl sonra Mekke’ye rahmet inmiş, sultanlar sultanının ilanı ve ümmetine teşrifi gerçekleşmişti. Allah’u Teâlâ, Resulüne, yakınlarına İslam’ı tebliğ etmesini ve ilk emirlerini nakletmesini emretmişti. Allah Resulü de tebliğe başlamış ve ilk Müslümanlık şerefine validemiz, Efendimiz`in eşi Hz. Hatice nail olmuştu.

Mekke’de Müslümanlığın ilanı ile Allah’ı ve Resulü`nü kabul edenler de artıyordu. Yeni evli olan Ebu’l As ve Efendimiz`in kızı Hz. Zeynep’e de tebliğde bulunulmuş, Hz. Zeynep babasının peygamberliğini hemen kabul etmişti. Eşinin Müslümanlığı kabulüne rağmen Ebu’l As babasının dininden ve dedelerinin örflerinden ayrılamayacağını söylemişti.

‘Zeynep’i baba evine yolla’

Peygamberimizin ilanı ile harekete geçen müşrikler Ebu’l As’a giderek Hz. Zeynep’i baba evine yollamasını istediler. Hz. Zeynep’in bakımını onun üstlenmemesini, babasının dinini seçtiği için baba evine dönerek babasının üstlenmesi gerektiğini söylediler. Ebu’l As ise Hz. Zeynep’ten vazgeçemeyeceğini ve onu babasının evine yani Efendimiz`in evine yollamayacağını müşriklere söyledi.

O dönemlerde Müslüman bir hanımın müşrik ile evli olması haram kılınmadığından Hz. Zeynep de kocasından ayrılmamıştı. Efendimiz`in diğer kızları da Müslümanlığı seçmiş ve kocaları onları baba evlerine götürmüşlerdi. Efendimiz de bu durumdan hoşnut olmuş ve kızı Zeynep’in de yanına gelmesini istiyordu.

Bedir savaşında esir düştü

Daha sonra Bedir savaşı zuhur etmiş ve Ebu’l As’da Mekke’deki mevkisi itibariyle savaşa katılmaya zorunlu kalmıştı. Onun Müslümanlarla sorunu yoktu ama müşrikler onu bırakmazdı. Bedir savaşı müşrikler için hezeyanla sonuçlandı. Kimi can verdi kimi de Müslümanlara esir düştü. Esirlerin arasında Ebu’l As’da bulunuyordu. Efendimiz esirlere karşılık fidye verilebileceğini emretti. Bunun üzerine Ebu’l As’ın eşi, Efendimizin kızı Hz. Zeynep kocası için fidye hazırladı. Fidyeye düğününde annesi Hz. Hatice annemizin taktığı gerdanlığı da eklemişti. Efendimiz kızına takılan gerdanlığı fidyeler arasında görünce çok duygulandı ve aynı zamanda kızının böyle bir sadakat göstermesinden de mutlu oldu. Sahabeye dönerek ‘Kızım Hz. Zeynep kocasına fidye olarak düğün gerdanlığını göndermiş. Siz de müsaade ederseniz Ebu’l As’ı bırakın ve fidyesini de geri verin’ dedi. Sahabe de bunu emir kabul edip ‘Sizi memnun etmek için yapacağız ya Resûlullah` dediler.

‘Kefaret olarak Hz Zeynep’i geri yolla’

Ebu’l As’ın serbest kalmasına şart olarak efendimiz kendisinden Mekke’ye gidince Hz. Zeynep’i geri yollamasını istedi. Ebu’l As’da bunu kabul etti ve Mekke’ye gider gitmez kardeşi Amr İbnu’r-Rabi’den yengesini Medine’ye götürmesini istedi. Amr’ın Hz. Zeynep’i Medine’ye götüreceğini haber alan müşrikler harekete geçti ve Ebu Süfyan komutasında peşlerine düştüler. Yolda yakaladıkları Amr’dan geri dönmesini istediler. Amr okunu eline aldı ve ‘kim yaklaşacak olursa boynuna bir ok saplarım’ dedi. Onun çok iyi bir ok atıcısı olduğunu bilen müşrikler geri çekildi ve Ebu Süfyan Hz. Zeynep’i şimdilik Mekke’ye geri getirmesini, daha sonra gizlice Medine’ye götürmesini istediler. Bunun nedeni ise itibar kaybetmemeleri ve Hz. Muhammed’e boyun eğmediklerini göstermeleri idi.

‘Beni yeni dinime zulümle başlamaya davet etmeniz ne kötü’

Daha sonra Amr yengesini Medine’ye ulaştırdı. Ebu’l As ise hanımından ayrıldıktan sonra bir başına kalmış sadece ticaretle uğraşır olmuştu. Yüz deveye yakın kervanı ve onlarca adamı ile Suriye’ye giderken Resululah’ın seriyyeleri peşlerine düştü ve kervana el koydular. Bunun üzerine Ebu’l As Hz. Zeynep’e sığındı ve Hz. Zeynep de Ebu’l As için ‘aman` verdi. Resûlullah sahabeye dönerek,’Zeynep Ebu’l As için aman verdi. Bunu duydunuz mu?’ dedi. Sahabe de bunu onayladı. Sahabe Ebu’l As’a dönerek,’Gel Müslüman ol sana Müslüman olmak yakışır. Mallarını da sana geri veririz’ dediler. Ebu’l As’da onlara ‘Beni yeni dinime zulümle başlamaya davet etmeniz ne kötü’ dedi.

Peygamber Efendimiz`den (sav) övgü aldı

Mekke’ye mallarıyla geri dönen Ebu’l As, müşrikleri topladı ve borçlu olduklarına alacaklarını verdi. Daha sonra onlara, ‘ Kimsenin benden alacağı var mı? ‘ dedi. Onlar da yok deyince, ‘Vallahi buraya sizin alacaklarınızı ve haklarınızı vermeye geldim. Ben artık Allah’ı ve onun elçisi Hz. Muhammed’i kabul ediyorum’ dedi ve Medine’nin yolunu tuttu.

Efendimiz Ebu’l As’a kızını geri verdi ve onun için şöyle söyledi:

‘O bana doğruyu söyledi ve sözünü yerine getirdi.’


GENÇ'ın Yazısı.