Akıllı Telefonların İmanı
Bir sohbet ortamındayız. Sohbeti gerçekleştiren hoca, konuşmasını bitirdikten sonra “Kim Kur’an tilaveti yapar?” diye sordu. Bir arkadaşımız gönüllü oldu. Tilaveti yapacak olan bu arkadaş çantasına yöneldi ve biz “Muhtemelen Kur’an-ı Kerim çıkartacak” diye düşünürken, çantasından telefonunu çıkardı. Marka vermeyelim efendim, hani şu “akıllı” diye sıfatlandırılan telefonlardan birisi bu. Sonra da telefonundan Kur’an-ı Kerim butonuna basarak istediği yazı stilindeki sayfayı açıp tilaveti gerçekleştirdi.
Kabe’yi gösteren bir pusula
Aslında anormal bir durum yok ortada. Eskiden arabalarda sadece sol ayna olurmuş, sağ aynayı arabaya taktırmak için belli bir ücret ödemek gerekirmiş, yani sağ ayna lükse girermiş. Bizlerse şimdi bulunduğumuz yerde kıbleyi tayin etmek için telefonumuzda bulunan kıble butonuna tıkladığımızda karşımıza Kabe’yi gösteren bir pusula çıkıyor. Evden çıkarken tespihimizi unuttuysak, hemen telefonumuzdaki ister sayaçlı, ister boncuklu tespih seçeneklerinden birini seçip, zikrimizi eda edebiliyoruz. Yanımızda hem Kur’an-ı Kerim taşımamıza gerek kalmıyor mesela. Akıllı telefonların tefsir butonuna bastığımızda, bize on ayrı müfessirin tefsirini sunuyor.
On ayrı kitabı çantamızda taşıyamıyoruz ama cebimizde taşıyabiliyoruz. Yakınımızda bir camii yoksa eğer, telefonumuzu ayarladığımız zaman ezan vakti girdiğinde ezan okuyabiliyor bize, hem de istediğimiz Kabe imamının ezanını seçebilme imkanıyla… Bir araba aynasının lükse girdiği dönemleri aşıp, onlarca ezanı, yüzlerce tespihi, binlerce kitabı avucumuza sığabilecek boyutlarda küçülten çağ, insanoğlu için bilgiye ulaşmada bir kolaylık mı, yoksa tespihe değmeyen parmaklar, kitaba dokunmayan eller için bir kuruma sebebi mi oluşturuyor; işte buna karar veremiyorum.
Tablet Kur`an
Camilerde Kur’an-ı Kerim raflarında çeşitli markalarda tabletler görebiliriz yakında. Çünkü parmaklarımız dokunmatik ekranlara dokunmaya alıştığından mütevellit, kitapların sayfalarını çevirmeyi unutmuş olacak zamanla. Geçtiğimiz yıllarda dilden dile dolaşan bir latife vardı ya hani; “Flashdiskin içine tüm ayet ve duaları atsak, ipe bağlayıp boynumuza assak muska yerine geçer mi?” diye, galiba yakında böyle bir durum ile karşı karşıya kalacağız.
Dünyanın öteki ucundaki bir insanla aramızda sadece maksimum on bir haneli bir telefon numarası varken, yani birine, bir şeye ulaşmak için yapmamız gereken tek şey parmak ucumuzla tıklama işlemiyken, şu an bize ütopik gelen bir çok olayın yakın zamanda günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olacağı kesin.
Rabb’in bir nimeti
Bir Hadis-i Şerif`te yılların ay, ayların gün, günlerin saat gibi geleceği buyrulmuş ya hani, belki de teknoloji ile bilgiye, insana, istediğimiz her şeye ulaşma hızımız, kıyamet alametidir, kim bilir… Saat gibi hızlı geçen günlerde, bilgiye hızlı ulaşmak bile Rabb’in bir nimeti. Bu yüzden teknoloji ile akıllı dediğimiz telefonlar da imana geldi.
Hepsinden öte yaşamımız kolaylaşadursun, biz yine de ezanı camideki müezzinden dinlemeye, tespihi imamesinden başlayıp çekmeye, Kur’an’ı rahlesinden okumaya gayret gösterelim inşaallah. İçimiz de ferahlasın, elimiz de, gözümüz de…
Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.