Abdulkadir Paça

“Allah, Kurân-ı Kerim’de namaz kılın demiyor…” diyordu İmam Efendi kürsüden. Allah Allah hoca sürç-i lisân mı etti acaba? Ve devam ediyordu: “Allah, namazı dosdoğru kılın…” diye emrediyor.

Usûl ilminde, emrin vücûb ifade etmesi söz konusudur. “Namazı dosdoğru kılın…” emriyle de Allah’ın müminlere namazı farz kıldığı aşikâr. Ancak -dosdoğru- edâ edilmesi istenen namazdır farz kılınan… Durum böyle olmakla beraber kayıtsızlığın, sıradanlaşmanın, âdeten yaşamanın bünyemizde tam anlamıyla kemal bulması; namazı da bu menfi kemâlden nasipdar kıldı.

Namaz da bir ibadettir

Hayat ve hatta ölüm, mümin için ancak namazla keşfedilmesi mümkün olan coğrafyalardır. “De ki: Benin namazım da, her türlü ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de hep Rabbülalemin olan Allah’a aittir.” (En’am, 162) ayet-i kerimesinde “tüm ibadetler (nüsük)” ibaresinden önce namazın ayrıca zikredilmesi -ki namaz da bir ibadettir- üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Ayette zikredilen namaz, nüsük, hayat ve ölüm madem Allah’a aittir, o halde gayemiz; namazı ve tüm ibadetleri, hayatı ve ölümü Allah’a yaraşır şekilde edâ etmektir.

Namazı bir “manifesto”, bir “eylem” olarak isimlendirme konusunda olan maharetimizi, namazı; namaz olarak kılmak ve kıldırılmasına yardımcı olmak yolunda gösterebilmiş değiliz. Bizim derdimiz sadece alnı secdeye değen insan sayısını artırmak yahut müminlerin tıklım tıklım camiye dolmasını sağlamak değil! Bizim derdimiz, namazdan ayrılırken canından bir şeyler eksilen müminler olabilmektir.

Kulun ahirette hesaba çekileceği ilk ameli

Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) namazın, “kulun ahirette hesaba çekileceği ilk ameli” olduğunu buyuruyor . Eğer kulun namazı yoksa diğer ibadetlerinin de reddedileceğini bildiriyor. Dolayısıyla namazı, baraj ibadet olarak düşünmemiz mümkün. Allah’ın rızasını kazanmak ve barajı geçmek için ihtiyaç duyduğumuz namaz, ikâme edilen namazdır. Namazı dosdoğru kılmak diye çevirdiğimiz “ikâmetü’s-salât”ın nasıl olacağının kısa cevabı: “Şekil ve mana şartlarına uyulmuş olan namaz”dır. Temizliği, tesettürü, kıyamı, kıraati, rükûyu, secdeyi şekil şartları arasında zikredebiliriz. Mana şartlarını ise, namazı Allah’ın huzurunda Allah’ı görüyor ve O’nunla konuşuyor gibi kılmak, huşûdan ödün vermemek; namazda okuduğumuz Kuran’ın, söylediğimiz rükû/secde tespihlerin anlamlarını düşünmek şeklinde özetleyebiliriz. Bazı fıkıh imamlarınca farz kabul edilen ta’dil-i erkân da, şekil ve mana şartlarını perçinleyen unsurdur.

Namaz, cemaatle kılındığında yirmi yedi kat daha faziletli olan bir ibadettir. Böyle olmakla beraber “cemaatle namaz” ve “imamlık” konusunu irdelemekte fayda var. Kendimi de katarak söylemeliyim ki imamların namaz konusunda karşı karşıya kaldıkları en büyük imtihan, Allah’tan fazla kulu memnun etme gayretidir. Halbuki bir imam için rükünlerin hakkını vererek, ağır ağır namaz kıldırmak en birinci vazifedir. Cemaat içerisinde hastaların ve yaşlıların olduğunu ileri sürmek klişe bir cevap olup, namazın hızlı kılınmasına cevaz vermez. Efendimizin (s.a.s.) namazlarda hangi sureleri okuduğu hadis kitaplarında mevcut.

Peygamber Efendimiz`in Namazı

Ve dolayısıyla sanıyorum Peygamberimizin (s.a.s.) kıldığı/kıldırdığı en kısa namaz şu an ülkemiz camilerinde kılınan en uzun namazdan daha uzundur! İmamların bu imtihanını zorlaştıran bir etken “Hocam namazı çok ağır kıldırdın!” diye söylenen cemaattir. Dolayısıyla cemaatimize, namazı ağır-hızlı kılmada/kıldırmada kıstasın komşu mahalledeki imamın değil; bizzat Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) olduğunu belletmek vazifemizdir. Teravih namazlarının buharlaşan “kıraatleri”, yerlere saçılan “rükû/secde tesbihleri”, virân olan “tadîl-i erkânları” ve hiç olmayan “tefekkürleri” ise vakit namazlarına nazaran üzerinde iman tazelememiz gereken hususlardır.

Bizler namazı, maddî anlamda en çok zevk alarak yaptığımız şey ne ise -en azından- onun üstünde bir yerlere koymak zorundayız. Bu, çay içmeyi çok seven biri için çay içerken aldığı keyiften daha fazlasını namazda alması anlamına gelmektedir. Yoksa namaz, mümin için terli gömlek değildir; bir an evvel çıkarıp ondan kurtulmayı istemez. Namaz mümin için ebediyet giysisidir, onu giydikçe cennetin kokusunu duyar. Namaz, “kulun Allah’a en yakın olduğu” secde anından miraca açılan penceredir…


GENÇ'ın Yazısı.