Merhameti Menfaatin Önüne Geçirmek
Mahir Eyüboğlu
Her canlının soyadı ölümlüdür. Her canlı bu dünyadaki rızkını almadan gitmez. Her canlının kapısını bir çalan bulunur. Ölümün ve müşterinin (yani helal rızkın) ve hırsızın (haram rızkın) ne zaman geleceği hiç belli olmaz. Bizim daima tedbirli olmamız gerekir. Bir mezarlığı ziyaretim sırasında biraz tefekkür ettim. İnsanoğluna ölüm çağrısının; çoluk, çocuk, genç, yaşlı, zengin, fakir, âlim, cahil, kadın, erkek demeden; nasıl, nerede, ne zaman geleceği belli değil. Çağrılan gitmiş ve gidiyor. Giderken yanında ne götürdüğü önemli. Kimisi sermayesini bu dünyada tüketmiş, kimisi yanında götürmüş, kimisi de sermayeden habersiz bir yaşam içinde hayatını sürdürüyor.
Efendimiz Hz. Muhammed (sav) buyuruyorlar ki: "Günde en az on kere ölümü hatırlayıp da hazırlık yapan kimse cennetliktir." İşte menfaat ve merhamet ilişkisi o zaman aklıma geldi. Yine Peygamberimiz buyuruyor ki: "Her insan, menfaatini koruyacak şekilde yaratılmıştır." Ancak günümüzde geçerli olan pazar ekonomisi ve kapitalist sistem (maddi çıkarlara göre kurulmuş olan ilişki sistemi) merhamet duygularını yok edercesine zedelemiştir. Bencil ve cimri bir insan tipi yaratmıştır. Böylesine tehlikeli, manevi değerleri yok eden ve insanı kirleten ilişkilerden ancak imani ve insani değerlere sahip çıkarak kurtulabiliriz.
Bilmediğimiz şeylere hazırlanmak
Nasıl ki; nerede, ne zaman, hangi cinsiyette, hangi psikolojik veya fizyolojik özelliklere sahip olacağımızı bilmeden doğmuş isek; yani doğum bizim elimizde değilse; nerede, ne zaman ve nasıl öleceğimizi bilmek de bizim elimizde değildir. Herhalde onun içindir ki bilmediğimiz şeye hazırlanmak zorumuza gidiyor.
Günümüzün sistemi insana ve insanlığa içi, özü boş ve çürük değerler yüklüyor. Yaşamı sadece bu dünyadan ibaret sanıyoruz. Hâlbuki, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, hemen ölecekmişiz gibi de ahiret için çalışmamız emrediliyor. Akıllı insan her iki dünyasını da kurtarmasını bilen insandır. Bunun falan-falan şarlatanların yaptıklarını bilmeye, öğrenmeye zaman harcamak, bizi ilahi sorumluluktan kurtarmaz.
Hidayet ancak Allah’tandır
Evinde ve elinde İslam ilmihali olmayan hem bu dünyada hem de ahirette aldanmışlardandır. Ben inanan insanlara hitap ediyorum. Söz ve yazılarımda imani ve insani değerleri ele alıyorum. Hidayet ancak Allah’tandır. Allah ve Resulünün korumasına girmeyenin korunmasına vesile olamayız. Zira insan, İslam’ın ışığında aydınlanarak ilişki kurarsa yolunu hiç şaşırmaz.
O zaman menfaatini korumasını bilen insan, merhamet etmesini de bilir. Merhamet (acıma, koruyup kollama, zarar vermeme ve en önemlisi sevgiyle acıma duygusunun yoğrulması) devreye girince, insanoğlu menfaatine İslami ahlâk ve terbiye içinde ulaşmaya çalışır.
Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmaz. Görmek istediği ilgiyi başkasına gösterir. Hizmetine sınır ve sinir getirmez. Bulmak ve görmek istediği sevgi ve saygıyı karşısındakine dolu-dolu sunar. Paylaşma ve dayanışma ruhuyla sorumluluklarını üstlenir. Kısaca merhametini, menfaatinin önüne geçirmesini bilen ve bu şuurla yaşayan insandan daha güzel ahlâklı kim olabilir.
Her şey Rabbimizin dilemesine bağlıdır. Biz ondan güzel ahlâk sahibi kul olmayı dilemedikçe, istemedikçe, gayret ve mücadele etmedikçe merhamet duygularımız yavaş yavaş kaybolur. O zaman cehennem yakıtı bir insan olmaktan kurtulamayız.
Teslimiyetçi ve itaatkâr ruhlu insanlara hitaben diyorum ki:
Rabbim dilerse kulunun işini
Çürük de olsa mermere geçirir dişini
Rabbim dilemezse kulunun işini
Lokum yerken kırar, azı dişini.
Hay’rı dileyen, harama direnen, güzel ahlak sahibi olmayı bilen, insanlara selam olsun. Rabbim bizi merhametini, menfaatinin önüne geçirmeye çalışanlardan eylesin.
GENÇ'ın Yazısı.