İlmi İstemek Yetmez!
Şeyma Karakuş
Bundan birkaç sene önceydi. İlim ile alakalı çok ayet, hadis, yazı okuyup, programlar, sohbetler dinlemiştim. Kelime manası, uğrunda katlanılan sıkıntılar, sahibi kişilere edilen hürmet, duyulan sevgi ve saygı ilgimi çekmişti açıkçası. Neydi peki bu ilim? Ne işe yarardı?
Konu hakkında birçok bilgi edinmeme rağmen heyecanlanmamıştı, kıpır kıpır değildi yüreğim. Mesela elimi açıp da “Nasip et Ya Rab!” diye dua etmemiş, istememiştim Yaradan’dan. Çünkü ilim, hakikatin bilgisi demekti ve bunu istemek gerekirdi. İlme sahip olmanın kolay bir şey olmadığının, zaman geçmeden, emek vermeden, zorluk çekmeden, bazı tecrübeler edinmeden gerçekleşmeyeceğinin elbet farkındaydım. Fakat bu kadar hikmeti, bereketi, fazileti olduğu ve bunları öğrenmeme rağmen kalbimde o ulaşma hissini hissetmemiştim.
Derken bir gün Senai Demirci’nin semineri için yola çıktım. Hızlı adımlarla salondan içeri girerken kapıda çok tatlı ablalar, ellerinde kolonya, çikolata ve bir sepetin içinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hadisleri bulunuyordu. İkramları alıp teşekkür ettikten sonra sıra hadis sepetinin içinden bir tane hadis almaya gelmişti. “Bismillah!” deyip çektim bir tane. Yavaş yavaş açtım aldığım kâğıdı.
Bu acele neden!?
Kâğıtta “Sabır, ilmin yarısıdır.” hadisi yazıyordu. Bu hadisi daha önceden okumuştum. Ortamın vermiş olduğu ya da ne zamandır aklımdaki soruların artması ve kendimden beklediğim davranışları gerçekleştirememenin verdiği hissiyatla farklı şekilde tesir etmişti gönlüme bu defa. İşte bana apaçık bir cevaptı! İsteyeceksin, çalışacaksın, emek vereceksin, sabredeceksin, bekleyeceksin, Rabbin nasip ederse sahip olacaksın. Bu acele neden!?
Bir anda müthiş bir heyecan kaplamıştı kalbimi. İhtiyacım olan şey tam olarak buydu galiba. Sonra Senai Demirci sohbetine başlamış ve ilim ile ilgili güzel şeyleri, güzelce söylemişti. Her bir cümlede daha da artıyordu hissettiğim ama adını bilmediğim, istediğim, hem de ağlayarak, daha fazla, çok daha fazla!
Hayallerim, hedeflerim, ideallerim
Sonrasında aldığım notları tekrar okudum, araştırmalarıma devam ettim daha büyük bir istekle. Hayallerim, hedeflerim, ideallerim çok değişmişti bu yaşadıklarım sonrasında. Farkındaydım ve bir şeyler yapmak istiyordum artık, çünkü gereken buydu!
Şu an ilmi elde etmiş ve bunun verdiği rahatlıkla yazmış değilim bunları. En azından artık yaptığım ve yapacağım işlere dava gözüyle bakıyorum, beni daha tatmin edici hedeflerim var ve hedefime ulaşmak için daha sağlam sebeplerim!
Anladım ki; bakmakla görmek aynı şey değildi! Ve Allah nasip etmemişse eğer görmeyi, bakarsın da göremezsin. Nasip etmemişse ilmi anlamayı, istemeyi araştırır da hissedemezsin. Allah cümlemize, tüm isteyenlere nasip etsin ilmi, yolunda emek vermeyi. Amin…
GENÇ'ın Yazısı.