Bu Ülke Başka Ülke!
Mehmet Sadık
+Abi bırak artık şu Fenerbahçe sevdasını. Baksana şikeyle şampiyon olmuşsunuz!
-Ya kardeşim şike falan yok. Ayrıca 11 senedir bizi Kadıköy’de yenemiyorsunuz. Bence sen vazgeç Galatasaray’dan. Hem Fransızlar kurmuş Galatasaray’ı!
***
+Bu Kılıçdaroğlu’nun bir dediği bir dediğine tutmuyor. CHP’yi yalan partisine çevirdi.
-Kılıçdaroğlu neyse mecliste terör örgütünün temsilciler var. Onlara bak sen!
***
+İnanmıyorum ya ayakkabının topuğuna bak 10 cm. Hem yeni aldığım pardösünün de altına çok iyi gider. Hemen almalıyım.
-Ya kızım boş ver sen onu Kuzey Güney başlayacak birazdan. Hadi kaçırmayalım.
***
Ne mi bunlar? Bunlar gün içerisinde konuştuğumuz konulardan sadece birkaçı... Malumunuz, daha nice boş ve manasız diyaloglarımız var. Aslında bu bir zenginlik olarak da görülebilir. Çünkü genelde hep farklı şeyleri düşünüyoruz. Ama muhabbetin ‘Muhammet’ten’ hâsıl olacağını söyleyen büyüklerin yanında, yaptığımız muhabbetlerin hiçbir manası yok… Yani bizim için lak lak olsun yeter! Her türlü konuya vakıf bir millet olduğumuz aşikâr!
Gelelim neden konuştuğumuza. Biz konuşmayı seven, fikir beyan etmeyi insanlık görevi sayan, ‘bilmiyorum’ demeyi utanılacak bir durum olarak gören, biri ortaya laf attı mı hemen üstüne alan bir milletiz. Belki çok acımasız oldu bunlar ama ‘Bu ülke’ böyle işte… (Konuşacağı zamanı bilen, her lafa atlamayan ve ‘bilmiyorum’ demeyi erdem sayan insanlar kendini bilir)
Dışımız Ayrı, İçimiz Aynı
Bu ülke onca zıtlıklara rağmen bir şeyi konuşmaktan hiç vazgeçmedi… O şeyi belki çok bilmiyordu, tam manasıyla hissetmiyordu fakat O’nun aleyhine yapılan her icraatın karşısında adeta bekçilik yapıyordu!
Şimdi bizim yolumuz belki bir değil, düşüncelerimiz ve fikirlerimiz uyuşmuyor, kimimiz küpe takıyor kimimiz küpeye sövüyor. Ya da kimisi futbol adam bıçaklamaktır diyor kimisi spor sevgi ve kardeşliktir diyor. Ama bu kadar farklılığa-kimine göre zenginliğe-, bu kadar zıtlıklara rağmen bizim müthiş bir ortak noktamız var.
‘İslam ve onun hakikatleri’
Bu ülkenin yıllardır uğradığı fikir tecavüzüne, dış mihrakların düşünce sömürgesine ve eksilmeyen hainliklere karşı içinden çıkmayan ve milletimizi bir arada tutan tek nokta ‘İslam ve onun hakikatleridir’.
Örnek vermek gerekirse; Sabahlara kadar boş muhabbet edelim ezan sesi bizi susturur. Çünkü ezan artık işlemiştir bize. Ezan tartışan, birbirini yiyen ve bir türlü susmayan bizleri ‘Allah’u Ekber’ sesiyle susturur…
Ya da İslam karşıtı bir eylem, bir film yapılsın hemen boş muhabbetten kurtulup tek yumruk haline geliriz. Statlardan takım tezahüratları yerine: ‘Allah’u Ekber’ ‘Muhammed Mustafa’ sesleri yükselir. İşte ne kadar toza dumana bürünmüş olsak da içimizdeki iman hakikatleri bizi kenetliyor.
Zaten dış mihrakların İslam’a soktukları fitneye karşılık ayakta kalabilen -neredeyse- tek ülke biziz. Ne kadar örften, adetten koparılsak da, tarihimizi unutsak da ve hedefini batıya çeviren nesiller yetiştirsek de içimizdeki iman ateşi asla sönmedi ve sönmeyecek! Rabbim söndürmesin.
Evet, bu ülkenin tek ortak noktası sadece imanıdır. Konuşulan konular ne kadar boş veya farklı olsa da konuşanların kalpleri Allah sevgisi ile kuşanmıştır. İhtiyacımız olan içimizdeki bu cevheri keşfedip, yaptığımız her işte ve konuştuğumuz her konuda bu cevher ile hareket etmektir.
Son olarak;
‘Allah ki vardır, gerisi vesairedir’
GENÇ'ın Yazısı.