Divan Yoldaş`ını Buldu
Cantürk Genç / Genç Haber Merkezi / @canturkg
Gençlerin en büyük sorunlarından biridir eskilerinin konuştukları, yazdıklarını anlamamaları. Çok eski zamanlara dönmelerine de gerek yoktur, birkaç kuşak öncesi kâfidir konuşulan dilin onlara anlamsız gelmesi için. Sözünü ettiğim günlük konuşmadan örnekler, bir de bunun eskilerin kaymak tabaka diye tabir ettiği kesimin okuduğu şiirlerdeki dil yapısı da var. Lafı çok dolandırmaya gerek yok aslında divan edebiyatından bahsediyorum.
Daha dedelerimizin ne dediğini anlayamadığımız için divan edebiyatını anlamak, nakış gibi işlenmiş dizelerden keyif almak hiyeroglifleri okumaktan zor geliyor bizlere. Bu dertten oldukça muzdariptim ben de, merak ediyordum, anlamak istiyordum ancak bırakın şiirlerden haz almayı kelimeleri bile anlamakta güçlük çekiyordum.
Nostaljik şarkılara da az biraz merakım vardır, müzik sitelerinde gezinirken gözüm Nur Yoldaş ismine takıldı, albümün adı ise Sultan-ı Yegâh. Önce Defter-i Divanımız isimli şarkısını dinledim, dizelere lise sıralarında gördüğümüz edebiyat dersinden aşinaydım. Ardından gözüm Sadabâd şarkısına takılınca Nedim’in dizeleri gözümün önüne geldi. Olabilir miydi acaba? Evet, aklıma gelen dizelerin notalarla buluşmuş haliydi.
Daha önceleri sadece anlamakta zorlandığım kelimelerden ibaret olan dizeler, notalarla birleşince tarif edilemez bir anlam kazandı, kelime haznemdeki yetersizlik bir anda yok oldu. Divan şiirinin lezzetini kelimelerden çok notalarda tatmaya başladım.
Güftelerin divan edebiyatı eserleri olmalarından doğan kusursuzluğu, bestelerin icra edildiği enstrümanların ahengi ve Nur Yoldaş’ın mükemmel yorumuyla müzikseverlere müthiş bir sentez sunulmuş. Üstünden yıllar geçmesine rağmen hala kendini büyük hayranlıkla dinletebilen eserler, zaman kavramının nasıl dışına çıkılabileceğini, zamanın nasıl aşılabileceğini anlatıyor.
Aslında ne kadar anlatsam kâfi değil kelimeler, buyurun kendiniz hissedin:
Cantürk Genç'ın Yazısı.