“O, yedi göğü, birbiri üzerine yarattı. Rahmân’ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü tekrar tekrar döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.” (Mülk, 3-4) Allah-u Teâlâ, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde bu tür ayetlerle bizleri uyararak göklerde derinleşmemizi emrediyor. Güneş, gezegenler, bulutsular, gökadalar… 13,7 milyar yıl yaşındaki kâinatın genişliği nasıl sonsuz ise, tefekkür etmemiz gereken nimetlerin adedi de sonsuzdur.

Biz de tefekkür edip imanımızı arttırmak için gözlerimizi yeniden göğe çeviriyor ve bu sefer de Dünya’dan 228 milyon km uzağa bakıyoruz: Mars’a!

Yarım Dünya

Mars, Güneş Sistemi’nin dördüncü gezegeni ve aynı zamanda mavi gezegenimiz Dünya’nın üst komşusudur. Mars’ın diğer adının “kızıl gezegen” olmasının sebebi Dünya’dan çıplak gözle görüldüğü gibi yüzey renginin kızıl bir renge sahip olmasıdır. Günümüzde demir pası olarak bildiğimiz “demir oksit” bileşiği Mars’a bu kızıllığı vermektedir.

Çap olarak Dünya’nın neredeyse yarısı kadar (6820 km) olan Mars’ın Güneş etrafında dolanma süresi de hemen hemen Dünya’nınkinin iki katı (687 gün) kadardır. Kızıl gezegenin insanlık tarihinde her zaman önemli bir yeri olmuş ve bu yüzden insanlar 12 aydan birine Mart demişlerdir. Dünya’daki teleskoplarla yüzey özelliklerini gözleyebildiğimiz “tek” gezegen olduğundan gökbilimciler için de diğer gezegenlerden daha özel bir konuma sahiptir.

Mars’ın kuzey ve güney yarım küreleri birbirinin zıttıdır. Güney kesimi krater bakımından zengin, yaşlı ve yüksek bir yapıya sahipken, kuzey kesimi daha genç, daha alçak ve daha az kraterli yapıdadır. 24 km yüksekliğinde olan volkanik Olympos Dağı, Mars’ın hatta Güneş Sistemi’nin bilinen en büyük yükseltisidir. Dünyamızdaki Everest Tepesi’nin 8.5 km’lik yüksekliği düşünüldüğünde Olympos’un muhteşem yüksekliği daha iyi anlaşılabilir. Güney yarım kürede ise Olympos Dağı’nın zıttı olarak Valles Marineris kanyonu bulunmaktadır. Toplam uzunluğu yaklaşık 4500 km, genişliği 600 km ve derinliği 7 km olan bu devasa yarık Mars’ın en kolay fark edilen yüzey özelliğidir. Amerika’daki Büyük Kanyon’un 1.6 km’lik derinliği düşünüldüğünde Valles Marineris’in derhşet verici büyüklüğünü yine daha iyi kavrayabiliriz.

Mars’ta Su İzleri

İnsanlığın en çok merak ettiği sorulardan biri olan “Mars’ta su var mı?” sorusunun cevabı hâlen tam olarak verilebilmiş değil. Ancak bilim adamları Mars’ın sulu bir geçmişe sahip olduğu görüşünde ittifak etmiş durumda ve hâlâ yüzeyinin altında su buzu bulunduğuna inanmaktadır. Eskiden yaşandığı tahmin edilen sel baskınlarının yüzey izleri bunun önemli işaretlerinden biri. Dolayısıyla şimdi Mars’a gidilse teyemmüm yapılabilir. Ancak bu durumun ilerleyen zamanlarda değişeceği kuvvetle muhtemeldir.

Mars’ın Yolları Taşlı

1960 yılında Sovyetler Birliği’ne ait Mars 1960A ve Mars 1960B uzay araçları Mars’ı hedefleyen ilk araçlar olarak fırlatılmışlar, fakat her ikisi de henüz Dünya’nın yörüngesine dahi ulaşamadan düşmüşlerdir. İki yıl sonra SSCB’ye ait Sputnik-22, Mars-1 ve Sputnik-24 Mars hedefiyle fırlatılmıştır. Sputnik-22 ve 24 Dünya’nın yörüngesinden çıkamazlarken Mars-1 yoluna devam etmiş, ancak 5 ay sonra onun da Dünya ile irtibatı kopmuştur. 1964’te bu sefer Amerikalılar 22 gün arayla Mariner-3 ve Mariner-4 uzay araçlarını fırlatmışlardır. Mariner-3 arıza nedeniyle yanlış yörüngeye girerken, Mariner-4 başarıyla Mars’a yaklaşan ilk uzay aracı olmuş ve Dünya’ya önemli veriler göndermiştir.

Daha sonra SSCB Zond-2 uzay aracını Mars’ın 2500 km açığından geçirmeyi başarmasına rağmen iletişim koptuğu için hiçbir veri gönderememiştir. 7 ay sonra Zond-3 fırlatılmış ve yine başarısız olunmuştur. ABD Şubat 1969’da Mariner-6’yı göndermiş ve onu da başarılı bir şekilde Mars’a yaklaştırıp 15 tane fotoğraf elde etmiştir. Sadece 1 ay sonra Mariner-7’yi gönderen ABD yine başarıyla Mars’a yaklaşmış ve kızıl gezegenin atmosferine dair önemli bilgiler elde etmiştir. Özgüveni yerine gelen ABD’nin 1971’de fırlattığı Mariner-8 ise Atlantik Okyanusu’na düşmüştür. Bundan iki gün sonra SSCB Cosmos-419’u göndermiş, fakat yine başarısız olmuştur. Sovyetler yalnızca 9 gün sonra Mars-2’yi ve bundan da 9 gün sonra Mars-3’ü fırlatmışlardır! Mars-2 kum fırtınasından dolayı yüzeye çakılırken, Mars-3 Aralık 1971’de yumuşak bir inişin ardından 20 saniye veri gönderdikten sonra iletişimi kopmuştur.

Sonuç olarak bir yığın başarısızlığın ve çekişmeli bir mücadelenin ardından ABD Rusya’ya karşı galip gelmiştir. Amerika’nın sağlam olarak hâlâ Mars’ın yüzeyinde bir aracı bulunmakta ve bize Mars hakkında önemli bilgiler göndermektedir. Daha gelişmişi olan “Mars Bilim Labaratuarı” ise Mars yolundadır.


Muaz Erdem'ın Yazısı.