Mehmet Sadık

Herkes yazı yazabilir. Kimisi bir gün boyunca yaşadığı önemli olayları günlük halinde, kimisi anılarını, kimisi de içinden geçeni direkt olarak deneme halinde yazar. Yani yazı yazmak aslında müstesna şahsiyetlere mahsus bir eylem değildir. İsteyen herkes yazabilir. Fakat vasıf sahibi, okuyanda muhakeme etme hissi uyandıracak yazı yazmak meziyet isteyen bir durumdur. Okuyanın hem dil hem de hayal gücüyle bütünleştirebileceği yazı ise tamamen ustalık işidir.

Yazı yazmada çıraklıktan ustalığa giden yolu bizlere verdiği eserlerle çizen usta Peyami Safa’nın ‘Sanat Fikir Edebiyat’ kitabından yol tutucu bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum…
 
***
 
İyi bir nesrin vasıflarını tâyin etmek zordur. Evvelâ ifade edilen fikrin veya ruh hâlinin doğruluğu, orijinalliği, derinliği bakımından kazandığı değer, şekle ve üslûba ait olanların dışında kalır. En üstün değer budur. Ancak iyi düşünülen bir fikrin vâzıh ifade edilebileceğini iddia eden klâsik edebiyatçılar her zaman haklı değildirler. Vuzuh (bir yazının aydınlık oluşu) yazıya değil, yazı ile okuyucunun seviyesi arasındaki münasebete ait bir hâdisedir. Bâzılarımıza çetrefil gelen bir ibare, başkaları için pek vâzıf olabilir. Herkese veya çoğunluk için vâzıf üslûbların çoğunda da basmakalıp tâbirlere veya anlaşılmayası kolay, basit ve âdi fikirlere rastlanır. Vuzuh veya ibham (yazının müphem oluşu) başlıbaşına bir değer değildir.
 
İfade edilen, fikrin veya ruh halinin kendine has değerinin dışında, iyi bir nesrin vasıflarını tâyin etmek lâzım gelirse, mümkün olduğu kadar az hatâya düşmek şansı içinde, şu prensipler ileriye sürülebilir:
 
1. Tekrarlardan (fazla kelime ve cümlelerden) kaçınmak, (ne bir kelime eksik, ne bir kelime fazla) sağlam bir ifadenin ana prensibidir.
 
2. Halk tâbirlerinden, atasözlerinden, beylik ifade şekillerinden, basmakalıp üslûbdan kaçmak.
 
3. Âdilikten kaçarken yapmacığa düşmemek.
 
4. Kuvveti kendi kendine yeten bir düşünceyi veya ruh hâlini imajlarla (teşbih, istiâre vesâir edebî san’atlarla) desteklemekten kaçınmak.
 
5. Mânâyı en sâde şekline ircâ ederken basitliğe düşmemek.
 
6. Yazının inceliklerini anlaşılır olmasına feda etmek.
 
7. Basit mânâyı karışık ve karışık mânâyı basit şekilde ifade etmekten kaçınmak.
 
8. Mânâya en uygun kelimeyi bulmak.
 
9. Kelimelerin sesleriyle mânâları arasındaki münasebeti gözden kaçırmamak.
 
10. Fakat mânâ inceliklerini âhenge feda etmemek.
 
11. Bir cümle yapısiyle o cümleyi yüksek sesle okuyanın teneffüs ritmi arasındaki münasebeti gözden kaçırmamak (içimizden okuduğumuz yazılarda da bu münasebetin değeri aynıdır.)
 
12. Fakat mânâya ait derinlikleri bu münasebete feda etmemek.
 
Bu prensiplerden bâzıları onlardan daha üstün değerlere feda edilebilir. Yazının şahsiliğini ve orijinalliğini vücuda getiren de, her muharririn kendine has bir değer sistemine sahip olmasıdır. 


GENÇ'ın Yazısı.