Batı, Arap Baharı`nın Sonuçlarını Öngöremedi mi?
Ortadoğu’da, gelinen kaotik ortamın ardından Arap Baharı denilen süreç bugünlerde yoğun olarak tartışılıyor. Ortadoğu halklarının diktatör yönetimler altında ezilmişliklerini, özgürlüğe susamışlıklarını görmezden gelen bazı çevreler Arap Baharı diye nitelendirilen dönüşüm sürecinin arkasında Amerika’nın önderliğindeki Batı dünyası olduğunu ileri sürdüler. Hâlâ da bunu öne sürüyorlar.
Gerçekten Arap Baharı denilen süreci kim başlattı? Batı mı yoksa artık yeter deme cesaretini gösteren halklar mı? Önce, Ortadoğu’yu en iyi tahlil eden gazeteciler arasında gösterilen Robert Fisk’in görüşleriyle başlayalım. Fisk’e göre, “ABD’nin başından itibaren Arap Baharı’nı desteklediği iddiası tamamen ‘uydurma’.” Devam ediyor Fisk: “Washington on yıllar boyunca Arap diktatörlüklerini destekledi ve silahlandırdı. Saddam favorilerimizden biriydi. Mısır’ın Mübarek’ini sevdik, Tunus’un Bin Ali’sine bayıldık, otokratik Körfez ülkeleriyle hâlâ tutuklu bir aşk yaşıyoruz (…) iki on yıl boyunca Hafız El Essad’a ve hatta oğlu Beşar’a gülümsedik.”
ABD’nin efsanevi dışişleri bakanlarından Henry Kissinger “İslamcıları iktidara taşıyan Arap Baharı’na baştan beri hep eleştirel baktığını” söyleyen bir başka Batılı. Arap Baharı’nın İsrail açısından ne getirip ne götürdüğünü araştıran İsrailli stratejik araştırma kurumlarının ortaya çıkardıkları bir takım tespitler de aynı paralellikte.
Arap Baharı’nın İsrail açısından çok ciddi riskler ortaya çıkardığını söyleyen Ortadoğu uzmanı İsrailli Ehud Yuari diyor ki; “ Tunus’tan Mısır’a İslamcıları iktidara taşıyan Arap Baharı Müslümanların İsrail’e karşı güçlerini birleştirmesine neden oldu. Muhammed Mursi’nin Mısır’da seçimleri kazandığı gün İsrail açısından en karanlık gündür.”
Tüm bu tespitlerden sonra Batı dünyası Arap Baharı’nın böyle bir sonuç doğuracağını öngörmemiş olabilir mi sorusu gündeme geliyor. Hiç tahmin etmiyoruz.
Velhasıl adına Arap Baharı denilen süreç bize göre Ortadoğulu halkların değişim taleplerini hayata geçilebilme gayretlerinden başka bir şey değildir. Evet Ortadoğu’da bugün ciddi bir kaos hakim. Ancak bu son derece normal. Her anlamda çok zor bir coğrafyada çok köklü bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin sancısız olması elbette mümkün değildi...
Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.