Yolcu Değil, Milyon Taşı Ol!
Dünyaya adımını atar atmaz başlar insanoğlunun hedefleri. İlk amacımız soluk almaktır. Zaman geçtikçe emeklemek isteriz, ardından konuşmak. Hep aklımızda ulaşılacak bir amacımız vardır yahut bir kilometre taşı. İşte yaptım, bu da oldu dediğimiz anda hemen yenisini buluruz, taze hedeflerimiz için uğraşırız.
Yaşamımız boyunca, önemli veya değil, birçok karar alırız. Vitrindeki çok beğendiğin pembe kazağı almak, Eski para koleksiyonuna yeni parçalar katmak, üniversitede inşaat mühendisliği okumak hiç olmadı dünyayı ele geçirmek. Bütün istedikleri olmaz insanın elbette, uğraşır ama yine de olmaz bazılarına ise daha yolun başında veda etmek zorundadır.
Ömrümüzün kalan günleri azaldıkça, fikir sermayemiz artar, hedeflerimizin çapı genişler. Kum saati örneğinde olduğu gibi üstten ne kadar azalırsa alt kısım o kadar dolar. Pembe kazak satın almaktan dünyanın en büyük meşrubat şirketini kurmaya kadar yol alır. Peki, bu hedefler doğrultusunda nasıl bir aksiyona girmeliyiz, neler yapmalıyız?
Hızlanmak, hatta koşmak varken minik adımlarla yürümek bizim için yeterli olmamalı. İnsan gücünü son raddesine kadar zorlamalı, gerektiği takdirde azami güç eşiğini de yükseltmelidir. Elimden geldiği kadar yaptım gibi acziyet ifade eden bir yaklaşım yerine kendimi aştım diyebilmelidir, demelidir. Gerçekleştirmeyi arzuladığı amaçları uğruna kendini feda edebilmelidir.
Alternatiflerden biri de uğruna kendini tüketeceğimiz işler için duayen olarak görülen insanları idol almak değil, onları geçmek adına çaba sarf etmektir. Onları ulaşılabilecek sınır olarak değil, aşılacak bir engel gibi görmek gerekir. Üstat olduğunu düşündüğü zatların birikimlerinden yararlanarak onların üstüne çıkma isteği duymalıdır, çünkü bugün yaşayan insan dünyanın bütün birikimine sahiptir.
Amerikalı yazar Norman Vincent Peale’nin sözü ise tam bir ders niteliğinde:
“Herkes gerçekten istediği ve karar verdiği şeyi yapabilir. Her birimiz zannettiğimizden daha fazlasını yapabilecek kapasiteye sahibiz.”
Somut bir örnek vermek gerekirse hedefimiz yazar olmak ise Peyami Safa’dan daha güçlü dil yapısına, siyasetçi olmak ise Turgut Özal’dan daha geniş bir vizyona sahip olmak olmalıdır. Unutulmamalıdır ki ismi geçen kimselerde hayatlarını adadıkları yola birer acemi olarak çıktılar.
Uzun lafın kısası, yaşadıkları sürece insanların hedefleri olacaktır. Maddi, manevi hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için hiçbir zaman emeklemeyi düşünmemeleri hatta planlarını hep koşmak üzerine yapmalıdır.
“Elimden gelen budur” olmasın!
Cantürk Genç'ın Yazısı.