Televizyonda ilginç bir belgesel filme rastladım. “Altı Milyar Öteki” başlığında yapılan bu film, beş yılda tamamlanmış ve toplam 662 dakikaymış. Beş kıtada, yetmiş ülkede beş bin röportaj yapılmış. Bu çekimler çeşitli konular başlığında ayrı ayrı tasnif edilmiş. İzlediğim “God” bölümüydü, yani “Allah”. Yüzlerce insana Allah’ı soruyorlar, birkaç cümlelik cevaplar veriyorlar. İzlerken büyük keyif aldım.

Filmin yönetmenine göre “Altı Milyar Öteki” ne bir jeopolitik ne de sosyolojik bir çalışma. Ona göre sadece insan hikâyelerinin koleksiyonu. Brezilyalı balıkçıdan Çinli çiftçiye, İtalyan anneden, Etiyopyalı öğrenciye kadar “öteki” insanların korku, neşe, rüyalar gibi hikâyelerini bizimkilerle birleştiren belgesel, dünyanın varoluşu için insanoğlunun “çeşitliliğinin” kabul görmesi gerektiğinin altını çizmekte.

Bu tür çalışmalar Rabbimizin ayetlerini, delillerini, kudretini hatırlatıyor bana. İnsanlık ailesinin bir mensubu olarak yeryüzündeki diğer aile fertlerimi görmek, onların duygu ve düşüncelerine şahit olmak benim için çok anlamlı. Kaldı ki zaten bunca farklı milletin, farklı dilin, faklı rengin olmasının sebebi tanışmak, kaynaşmak değil mi? Rabbimiz ne buyuruyor: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, O’na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurât, 13)


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.