Güneş Ateş Püskürüyor!
Son günlerde medyada Güneş ile ilgili haberleri sık duyar olduk. Bunun sebebi Güneş’te şiddetli patlamaların çok sık yaşanmaya başlaması. Kimisi bu patlamaları büyük felaketlere yoruyor, kimisi de olayı daha da abartıp kıyamete. Peki neden son birkaç yıl içerisinde Güneş faal hâle geldi? İsterseniz biz de psikologlar gibi yapıp Güneş’in çocukluğuna inelim. Hatta biraz daha abartıp doğumuna, yani 4,6 milyar yıl öncesine gidelim.
Bir Güneş Doğuyor
13,7 milyar yıl önce gerçekleşen Big Bang’den sonra kâinat karanlıklar içinde boğulmaktaydı. Tâ ki gazlar birleştirilip kâinatın kandilleri olan yıldızları meydana getirene kadar. İşte Güneş’in de hikâyesi böyle başladı. Güneş ve ona tâbi olan gezegenler 5 milyar yıl önce, civarındaki ortam ile bir basınç dengesini koruyan ve yavaşça dönen toz zerrecikleri içeren büyük bir gaz bulutundan meydana geldi. Bu gaz bulutu zamanla kendi çekimi altında çökerek Güneş ve gezegenleri oluşturmaya başladı. Gökbilimciler çökmeyi tetikleyen şeyin ne olduğunu hâlâ tam olarak kestirememekle beraber, yakın bir süpernovadan veya daha uzaktan gelen bir şok dalgasının çökme sürecini başlattığını tahmin etmektedirler. Öyle ya da böyle. Netice itibariyle bunların cümlesi sadece birer vesile. Nitekim “O, geceyi, gündüzü, Güneş’i, Ay’ı yaratandır.” (Enbiyâ, 33)
Güneş’in Bağrı Yanıyor
Gaz bulutunun yığışmasıyla meydana gelen Güneş, günden güne daha sıcak ve dolayısıyla enerjik bir hâl almaktadır. Yüzey sıcaklığı 6.000 °C‘de seyrederken, yüreği diyebileceğimiz çekirdeğindeki sıcaklık değeri 15 milyon °C’lere kadar çıkmaktadır. Yani bizi 150 milyon kilometre öteden ısıtması gayet normal. Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor? Böylesine devasa sıcaklıklara nasıl sahip olabiliyor?
Yıldızımız enerjisini, yüksek sıcaklık ve basınç altındaki çekirdeğinde nükleer füzyon reaksiyonları zincirleriyle, hidrojen çekirdeklerini helyum çekirdeklerine dönüştürerek üretmektedir. Aşırı sıcak ortamlara ihtiyaç duyan bu reaksiyonlar için Güneş’in çekirdeği dört dörtlük bir laboratuvar mâhiyetindedir.
Hidrojenin helyuma dönüşme hâdisesi sonucu ortaya devasa boyutlarda enerji açığa çıkmaktadır. Bu açıdan Güneş, muazzam bir enerji kaynağıdır. Güneş’in üç günde yaymış olduğu enerji, dünyadaki tüm fosil yakıtların yakılmasından (petrol, ağaç, doğalgaz, vb.) ortaya çıkacak enerjiye eşdeğerdir! Güneş’in ürettiği bu inanılmaz enerjinin yalnızca iki milyonda biri Dünya’ya ulaşmaktadır!
Güneş Suskunluğunu Bozdu
Binlerce yıldır hiç durmadan Dünya’yı ısıtan ve aydınlatan Güneş, son aylarda hiç rahat durmuyor. Yüzeyinde her biri Dünya’dan kat kat büyük olan gaz fışkırmaları, patlamalar ve bununla birlikte Güneş lekeleri meydana geliyor. Felâket tellalları da Güneş’te yaşanan bu olayları kullanarak ortalığı velveleye veriyor.
Hâlbuki bu patlamalar gökbilimciler tarafından zaten ön görülen olaylardır. 1609 yılında Galileo teleskobu bulduğundan bu yana Güneş yüzeyi incelenmektedir. Önce doğal olarak Güneş lekeleri görülmüştür. Ama günümüzde yapılan birçok fiziksel gözlemin sonucunda bu Güneş etkinliğinin yaklaşık olarak her 11 yılda bir maksimuma eriştiğini görüyoruz. Bazı yıllarda 9, bazen de 13 yıl olduğu için bu değişime dönem değil çevrim veya döngü diyoruz. Şu an ise 24. çevrimin çıkış kolundayız. Yani son zamanlarda Güneş’te meydana gelen patlamalar ve dolayısıyla yüzeyinde oluşan lekelerde artış görülmesi son derece normal. Hatta bu olayların 2013’te daha da artması bekleniyor.
Fakat bu patlamalar sakın sizi endişelendirmesin. Çünkü bu patlamaların doğrudan insanoğluna bir etkisi söz konusu değildir. Güneş’te oluşan patlamalar sonucu uzaya yayılan yüklü parçacıklardan dünyamıza isabet eden kısmı magnetosfer tarafından emilmekte ve bu sayede bize etkisi oldukça azalmaktadır. Ancak bu patlamaların radyo yayınlarını ve yüksek gerilim hatlarını ciddi bir şekilde etkilediği inkâr edilemez. Netice itibariyle bilimsel olarak Güneş’in ömrünün tükenmesine 4,5 milyar yıl daha var. Fakat son büyük helâk olan kıyametin ansızın kopacağını unutmamak gerek. Sürekli kıyametin ne zaman kopacağı endişesi içerisinde olan “mü’min” kardeşlerime En’âm Sûresi’nin 47. ayetini hatırlatarak sözlerimi nihayete erdirmek istiyorum: “De ki: Söyler misiniz; size Allah’ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helâk olur?”
Muaz Erdem'ın Yazısı.