Mehmet Sadık

Dünya hayatı nefsani ve ruhani duygularla çevrilidir. Allah’u Teâlâ bizlere bahşettiği irade ile bu duyguları kontrol etmemizi ve hayat müessesinde muvaffak olabilmemiz için emirlerine tabî olmamızı ister. Fâni olan dünya hayatını da yaptığımız ibadetler ve edindiğimiz kulluk bilinci anlamlı kılar.

Bu noktada insanın kendisine sorması gereken yegâne soru şudur: Nasıl ‘kul’ olacağım?

Bu derin ve ihtilafı bol olmuş meselenin muhasebesini yapmak haddime değildir fakat ebedi kitap Kur’an rotasında ve Asr-ı Kâinat efendisi Hz. Muhammed (sav) rotasında bir kaç söz ve tavsiye de bulunmak bütün Müslümanların vazifesidir.

İşte bende üzerimdeki vazife misyonuyla bir tavsiyede hatta tabiri caizse bir uyarı da bulunmak istiyorum; Yarın bayram farkında mısınız?

Eğer yarını normal günler gibi monoton geçirmeye niyetli iseniz büyük bir fırsatı tepiyorsunuz diyebilirim. Çünkü Hz. Ebu Ümame (R.A.)`den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Şöyle buyurmaktadır:

"Her kim Ramazan-ı Şerif ve Kurban Bayramı gecelerini sadece Allah Teâlâ (C.C.)`dan dan sevap almayı umarak ihya ederse kalplerin öldüğü bir günde onun kalbi ölmez."

Kalplerin öldüğü günde sağ kalmak bizim elimizde. Yapmamız gereken bayramı ‘bayram’ edebilmek. Rabbe adanan kurbanla beraber nefsimizi de kurban edebilmek. İçten ve samimi dualarla bayramın feyzinden nasiplenebilmek…

Pekâlâ, neler yapabiliriz bayramda? İşte tavsiyeler;

*Bayramlar iman kardeşliğinin göstergesi olmalıdır. Yaşanan bayram sevincine tüm kardeşlerimizi ortak etmeliyiz.

*Muzdaripleri sevindirmeliyiz. Ancak bu şekilde gerçek manada bayramı idrak edebilmiş oluruz.

*Edilen kurbanın gösteriş, riya ve haramdan uzak olmasına dikkat etmeliyiz. Riya ve gösteriş ibadetin feyzini öldürdüğü gibi kurbanımıza haram karışması da ibadetimizin kabulünü engeller.

*Bayramı ferdi duyguların esiri olarak geçirmemeliyiz. Sıla-i Rahim’de bulunmak ve küskünlükleri gidermek bayramın feyzinden nasiplenmemizi sağlayacaktır.

*Bayram günlerinde yoksulları, kimsesizleri, biçareleri unutmamalıyız. Zengin ve fakir otak heyecanlar yaşamıyorsa o bayramın coşkusu yok demektir.

Unutmayalım, Efendimiz Hz. Muhammed (sav) Ashâb-ı Kirâma sık sık sorarlardı:

“Ashâbım! Bugün bir yetim başı okşadınız mı? Bir hasta ziyâretinde ve bir cenaze teşyiinde bulundunuz mu?”

Efendimizin (sav) hadislerinde de buyurduğu üzere özellikle bayramlarda hasta ve kimsesizleri unutmamalıyız. Yaşayacağımız bayram heyecanına onları da ortak etmeliyiz.

Ne mutlu ki bayramı ‘bayram’ edenlere!

Rabb’ül Âlemin bizleri bayram bilinciyle nasiplendirsin. Ne mutlu ki bayram bilincine sahip olanlara! Ne mutlu ki bayramı kardeşlik duygularıyla beraber geçirenlere! Ne mutlu ki bayramı ‘bayram’ edenlere!

Rabbimiz kurbanlarımızı kabul, bizleri de iki cihanda bayram eden kullarından eylesin…

Bayramı fark edelim!


GENÇ'ın Yazısı.