Günün İlk Ezanının Okunduğu Yer: Kamçatka
Azerbaycan`dan başlayıp Moskova`ya, oradan da dünyanın en doğu ucuna, Kamçatka`ya yapılan yolculuğun hikâyesini dinlemek ister misiniz? Dünya üzerinde sabahın ilk açıldığı, ezanın ilk okunduğu, teheccüdlerin ilk kılındığı yerden Türkiye`ye uzanan serüvende genç bir hizmet insanının, Anar Mallim`in hikâyesine buyurun o zaman:
endinizi tanıtır mısınız?
1973 doğumluyum. Azeri’yim. Azerbaycan`ın Bakü şehrinden. Evliyim. 2 çocuğum var. Liseyi Azerbaycan`da bitirdikten sonra, Rusya`ya din eğitimi almaya gittim. Zaten Sovyetler Birliği dağıldığından beri dinimizi öğrenme kapıları daha geniş açılmıştı. Araştırmalarda bulunduk. Sonuçta Rusya`ya gittik. Rusya`daki medreselerden birinde eğitim aldım. Temel dini bilgileri orada öğrendim.
Kamçatka`ya gidiş amacınız neydi?
Öncelikli amacım çalışmaktı. Ama oraya vardığımda hizmete daha çok ihtiyaç olduğunu gördüm. Ramazan ayında gittim oraya. Ramazan`ın son günleriydi. Bayram namazını kıldıracak adam yoktu. İlk olarak Cuma namazını kıldırdım. Ondan sonra da devamı geldi. Her Cuma`yı Allah`a çok şükür eksiltmeden kıldırdım. Amacımız ticaret idi ama sonucu; elhamdülillah hizmet oldu.
Kamçatka nasıl bir yer? Gittiğinizde dikkatinizi çeken ilk şey ne oldu?
İlk duygu gariplik... Kamçatka`ya ilk vardığımda kendimi garip hissettim. Çünkü orada insanın parası olmazsa, orada kalıp çıkamayabilir. Yarımada olmasına rağmen büyük toprakla alakası yok. O taraflar (yarımadanın ana karaya bağlandığı nokta) bataklıklardan oluşuyor. Karayolu yok. Sadece deniz ve havayolları var. Sonra deniz yollarını da kaldırdılar. Şimdi sadece ticari gemiler gidip geliyor. Ama Kamçatka`nın manzarası çok güzel. Gerçekten çok güzel... Tabii bu da kalbimize biraz kuvvet verdi. Gariplik olmasına rağmen... Bir de dünya üzerinde sabahın ilk açıldığı, ezanın ilk okunduğu, teheccüdlerin ilk kılındığı yer Kamçatka. Ezanın ilk okunduğu yerde namaz kıldığını bilmek insanı etkiliyor.
Başka nasıl güzellikler var orada?
Kamçatka Rusya`nın en doğu tarafı. En doğu tarafı olduğu için de Moskova`dan 9 saat uçakla gidiliyor. Aktarma yok. İnmeden. Bir kalkıyor, 9 saat sonra oradasınız. Orada 5 tane aktif volkan var. Şu anda püskürüyorlar yani. Ondan başka; gayzerler var. Hem sıcak su hem çamur kaynıyor. Hatta gayzerler memleketi de diyorlar Kamçatka`ya. Yılın sekiz ayı kış. Kış ama çok da soğuk değil Sibirya gibi.
Karla kaplı bir ülke yani?
Kardan ziyade Büyük Okyanus`a yakın olduğu için orada rüzgârlar sert eser. Hatta rüzgârdan okullar bile kapanır. Her sabah çocukları okula göndermeden önce radyo dinlerdik. Radyoda derlerdi ki mesela "Bugün dersler iptal olundu." O zaman biz de çocukları kaldırmazdık. Şiddetli rüzgârlar olduğu zaman dersleri iptal ediyorlardı. Çok şiddetli rüzgârlar oluyordu. Göz gözü görmüyordu. Karşıyı göremezsin. Kar gözlüğü olmadan bakamazsın hatta.
Kamçatka`da sosyal hayat nasıl? Ne kadar nüfusu var? Halkı kimlerden oluşuyor mesela?
Kamçatka`nın tahminen 750 bin civarında nüfusu var. Bir kaç tane ilçesi var. Aşağı yukarı 20 bine yakın da Müslüman nüfusu var. Çeşitli milletlerden: Azeri var, Tatar var, Özbek, Tacik, Kırgız, Çeçen var, Dağıstanlılar var. Böyle muhtelif Müslüman uyruklardan ibaret bir Müslüman topluluk var. Çoğunluk Ruslar. Yerli ahali olarak Karyaki diye bir millet var. Bir de Çukçalar var. Onlar da oranın yerlisi sayılıyor.
Yerli ahali Hıristiyan mı?
Yerli ahali Şamanist’miş eskiden. Hıristiyanlık oraya 300 sene kadar önce girmiş. Ama içlerinde hala eski dinlerini sürdürenler var.
Bu kadar farklı kökenden insanın Kamçatka`ya gelmesinin sebebi nedir?
Kamçatka`nın her tarafı deniz olduğu için orada balıkçılık çok inkişaf etmiş. Eskiden iyi paralar kazanıyorlarmış. Bir gidişte 4-5 ay denizde çalışırlar, 10-15 bin dolar para kazanır, geri dönerlermiş. İnsanları oraya biraz da bu sevk etmiş.
Yolculuk hazırlığı nasıl oldu? Oraya gitmeden önce kalacağınız yer, irtibata geçeceğiniz insanlar belli miydi?
Yok. Orada sadece bir kaynım vardı o kadar. Bir müddet ailemle beraber onun yanında kaldık. Sonra bir ev kiraladık. İki ay ev aradık. Bulamadık. Ama sonra oturduğumuz binada bir ev bulduk. Orada yalnız yaşayan Tatar bir hanım vardı. Hacca gitmiş gelmiş. Evini bize kiraladı. Sonraları eşimle çok güzel irtibatları oldu.
Kamçatka Rusya`nın en doğu tarafı. En doğu tarafı olduğu için de Moskova`dan 9 saat uçakla gidiliyor. Aktarma yok. İnmeden. Bir kalkıyor, 9 saat sonra oradasınız. Orada 5 tane aktif volkan var. Şu anda püskürüyorlar yani. Ondan başka; gayzerler var. Hem sıcak su hem çamur kaynıyor.
Peki, oraya yerleştikten sonra hizmete nasıl başladınız? Neler yaptınız?
Kamçatka`ya gitme kararında ticaretten başka hizmet amacı da vardı. Çünkü bildiğim kadarıyla orada bir cami yapmak arzusu vardı.
Orada hiç cami yok mu?
Hiç yok. Müslümanlar kendi aralarında toplanmış, böyle bir hizmette bulunmak istemişler ama içlerinde işi becerebilecek insan olmadığı için daha doğrusu bilmedikleri bir alan olduğu için bu işte başarıya ulaşamamışlar. Hatta bir sürü problemler çıkmış. Moskova`dayken duymuştum o hali. Oraya gittiğimde de inşallah nasibimizde ne varsa veririz ihtiyacı olanlara diye niyet ettim. İlim saklanacak bir şey değil. Vermek lazım ihtiyacı olanlara. Ramazan`ın son günleriydi oraya geldiğimizde. Ramazan ayından sonraki ilk Cuma`sını ben kıldırdım.
Yani o güne kadar orada Cuma Namazı kılınamıyor muydu?
Kılıyorlarmış da orada imamlık vazifesi yapan bir Dağıstanlı, maddi durumu iyi olmadığı için tam anlamıyla bu görevi yerine getiremiyormuş. Adamın ailesi de varmış memleketinde. Bırakmış gitmiş. İşte o Dağıstanlı, bir arkadaşa sadece "Cuma`nın farzları şunlardır. Hutbeyi okursun, imamlık yaparsın, iki rekât farzı kıldırırsın." şeklinde anlatmış. Adam geliyor, aynı hutbeyi tekrarlıyor, Cuma namazlarını öyle idare ediyorlardı. İlk geldiğimde 4 veya 5 kişi vardı. Hatta bazen 3 kişi bile olmuyordu. Ama Allah`a çok şükür sonra cemaat Cuma namazlarında 20- 25`e ulaştı. Bayram namazlarında da 100`den fazlaydı. Oradaki Müslümanların sayısına göre 200 kişi bile az. Ama yine de hamdolsun Allah`a.
20 bin Müslüman nüfus dağınık mı yoksa belirli merkezlerde toplanmış durumda mı?
Dağınık ama genellikle çoğunluk büyük şehirlerde, Petrapavlosk`da. Merkez olduğu için. Ama uzak şehirler de vardı orada. Hiç gitmediğim yerler. Oralara yol bile yok. Sadece tırla yolculuk edilebiliyor. Tekerleklerin altısının birden çalışması gerekiyor. Yoksa imkânsız. Çünkü sadece suyun, çamurun içinden yol alınabiliyor. Buralarda gelgitler çok etkili. Yolculuk yapanlar okyanusun çekilişini bekliyorlar. İşte o çekilişler çok tehlikeli. Okyanusun çekişi çok kuvvetli oluyor. Arabayı bile alıyor. Benim orada ilk cenazesini kıldığım insan bir buçuk aydır kaldırılamamış. Baba oğul balığa gitmişler. Deniz bir kamyonu çekmiş. Bunlar da yardıma koşmuşlar. Sular onları da almış götürmüş. Çok korkunç bir ölüm... Onları arıyorlardı aylardır. Sonunda buldular. Daha doğrusu çocuğu bulmuşlar, babasını bulamamışlar... Öyle hale gelmiş ki... Gusletmeye imkân yok. Çürümüş. İlk cenaze törenimdi. Çok üzülmüştüm.
Kamçatka`da genel olarak Müslümanların durumu, yaşayışları nasıl?
Orada 1940`lı senelerden beri bir Tatar aile yaşıyordu. Kıtlık zamanlan olduğu için adam ailesini, çoluk çocuğunu Kamçatka`ya getirmiş. Oraya bir hayat kurayım diye gelmiş ama Allah`ın bir takdiri; vefat etmiş. Ama ailesi çok mükemmel. Çocukları şimdi ihtiyarlamışlar. Anneleri 113 yaşında vefat etmiş. Allah nasip etti, kızlarıyla tanıştık. Çok güzel huylu insanlar. Orada en aktif Müslümanlar işte bu yaşlı teyzeler. Çok aktifler kendi aralarında. Maalesef buralarda garip kaldıkları için kendileri gibi birer Müslümanla evlenememişler. Mecburen gayrimüslim erkeklerle evlenmek zorunda kalmışlar.
Peki çocukları Müslüman mı yoksa babaları gibi Hıristiyan mı?
Maalesef onlar Müslüman olamamışlar. Böyle üzücü bir hal var orada. Çoğunun çocukları bu anlamda perişan durumda. O ilk cenazeden sonra bir kaç tane daha cenaze namazı kıldırdım. Birkaçı da maalesef Hıristiyan gibi defnedildi. Gusülsüz, kefensiz... Yetişemedim. Beni son dakikalarda çağırdılar.
Hıristiyan gibi defnedilmelerinin özel bir sebebi var mı?
Bilmedikleri için. Bir keresinde bir kadın geldi. "Burası Müslüman Birliği mi?" dedi. "Evet" dedim "Buyrun. Ne istiyorsunuz?". "Annemin ölüm yıldönümü. Onun için Hıristiyanlar şöyle şöyle bir şeyler yapıyor. Acaba Müslümanlarda da var mı öyle bir şeyler?" dedi. "Tabi vardır. Müslümanlar ölenlerine, babalarına, dedelerine, ecdatlarına, Kur`an okur, dua eder. Bizim elimizden gelen de budur." dedim. Kadın da dedi ki "Peki o zaman benim annem için de bir şeyler okur musunuz?". "Okuruz inşallah." dedim. Kadın kendisini Hıristiyan biliyor. Bunlar çok üzücü haller. Anneleri ölmüş, Hıristiyan mezarlığına defnetmişler. Ama kızı hatırlamış: Müslüman kanı vardır annelerinde. Bir şeyler okunmasını istemiş. Anneleri Müslüman ama maalesef çoluk çocukları Hıristiyan. Çoğunluk böyle orada.
4-5 tane Müslüman cenaze defnettik. Memleketlerine gönderdik. Maalesef Müslümanlardan bir kısmım Müslüman gibi defnedemedik. Mesela bir Kırgız`ın cenazesi vardı. Kızı geldi: "Babam vefat etti. Bir şeyler okur musun?" dedi. Evlerine gittik çıkmışlardı. Geç kaldık. Gasil yapamadık. Geldik mezarlığa. Mezarlık Hıristiyan Mezarlığı. "N`oldu?" dedim. "Neden beklemediniz? 20 dakikalık bir şey. Benim de gönlüm rahatlardı. Siz de rahatlardınız." Kendisi eskiden zabitmiş. Baktım, komutan formasıyla, asker elbiseleriyle gömüyorlar. Çok kalbime dokundu. Bir şey yapamadık. Çok üzüldük.
Bir kez de bir genç kıza otobüs vurdu, vefat etti. Rusların adetlerine göre; eğer genç kız vefat ederse gelinlik kıyafetler içinde defnedilir. Cenaze sahiplerine "Size de bir ibret dersi olsun. Kendiniz nasıl defnedilmek istiyorsanız çocuklarınızı da ona göre hazırlayın." dedim.
Müslüman ailelerin çocukları neden Hıristiyan oluyor? Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri var mı oralarda?
Son senelerde, 90`lardan sonra başladı. Katolik kilisesinin misyonerleri var burada. Başka misyoner gruplar da var. Hatta onların maddi imkânları olduğu için de daha rahatlar. Mesela orada 2 tane hapishane var. Biri ağır ceza, diğeri normal. Oralara bir iki kez gittim.
Oranın bir yöneticisi vardı. Telefon açtı bana. Dedi ki "Bir Müslüman mahpusumuz var. Kendini idare edemiyor. Çıldırmış gibi. Görüşüp konuşabilir misiniz acaba onunla?". "Tamam. Elimden ne gelirse anlatırım ona." dedim. Cezaevine gittim. Görüştük. Sonra bir bayram arefesiydi. İzin istedim oradan. "Bir kaç gün sonra bayramımız başlıyor. Müsaade etseniz: 15-20 dakika Müslüman mahkûmları toplasak. Onlara bir sohbet etsek." Tamam dediler. İzin verdiler. Orada bir kütüphaneleri var. Müslüman mahpuslar oraya toplandılar. Konuştum; dinimizi anlattım. Ama çıktığım zaman "Eğer bir kez daha gelmek istiyorsanız, buranın bazı masrafları var. Bir kısmını da siz karşılaşanız" dediler. Hıristiyanlar çok rahat girebiliyorlar. Çünkü onların maddi imkânları daha çok. Mesela camını yaptırıyor, başka bir eksiğini karşılıyor.
Resmi bir organizasyonunuz var mıydı oradaki Müslümanlar olarak?
Resmi bir kurum vardı: "Müslüman Toplum Kurumu" diye. Ve Moskova`daki müftülüğe bağlı olan bir kurum daha vardı. "Müslüman Kurumu" diye.1993 senesinde kurulmuş. Devlet bir arazi vermiş. Hatta caminin temelinin bir kısmım atmışlar. Arsa çok güzel bir yerde. Şehre hâkim tepelerden birinde. Hatta bu şehirdeki bazı Hıristiyanlar için sorun olmuş. Sizin caminiz yapılırsa bizim kiliseler alçakta kalır diye. Bazı gazeteler biz bu camiyi istemiyoruz diye haberler yapmışlar. Orası zaten İstanbul gibi tepeli bir yer. Ama Müslümanların bir kısmı destek olmuş. Mali durum olmadığı için o inşaat kapanmış.
Oradaki insanları dini konularda eğitmek için bir yapı oluşturdunuz mu? Yani sizden sonra orada işler nasıl devam ediyor?
Oradan dönmeden önce Cuma namazının nasıl kıldırılacağı ve bazı temel dini bilgileri bazılarına öğrettim. Şimdi onlar sürdürüyorlar.
Bunların dışında özellikle de hizmet anlamında başka neler yaptınız?
Mesela oraya gittiğimizde helal et diye bir şey yoktu. Millet gidiyor pazarda ne varsa alıyor yiyordu. Bunun çoğunu engelledik elhamdülillah.
Nasıl engellediniz?
Hutbelerde anlatıyorduk: Hangi gıdalarla gıdalanmamız yasaktır. Nerede olursak olalım. Kamçatka`da veya başka bir yerde hiç fark etmez diye. Dağlarda koyun yetiştirenler vardı. Sonra Azeri bir hemşerimize dedim ki: "Biz kendimiz alıp keselim. Etini de Müslümanlara satalım. Hem sana destek olur hem de millet haram etten uzak olur. Bir iki defa denedik, güzel oldu. Sonra sürekli hale geldi.
Kamçatka`da yaşadığınız ve sizi en çok etkileyen olay neydi?
Orada bir cenazede bulunduk. Cemaate "Kimin abdesti yoksa alsın. Beraberce cenaze namazım kılalım. Abdestsiz olmaz." dedim. “Tamam da nerede abdest alacağız? Suyu nerede bulacağız?” dediler. Zaten her zaman bir bahane çıkıyor. Ben hemen su bulup getirdim Allah`ın izniyle. Abdestlerimizi aldık. Biri geldi: "Ben de abdest almak istiyorum." dedi. Nasıl alınacağım tarif ettim. Azeri’ydi kendisi. Dedi ki "Anar! Ben 45 yaşındayım. İlk defa abdest aldım." (Gözleri doluyor.) Çok etkilendim. Abdest aslında büyük bir iş. Daha şehadeti bile bilmeyen var.
Orada yaşadığınız en büyük zorluk ne oldu?
Benim hanımım orada, o koskocaman şehirde bir tane kapalı kadındı. Başkası yoktu. Bu yüzden çok dışarı çıkmıyordu. Çünkü; mesela markete filan girdiğinde herkes ona bakıyordu. Moskova`da patlamaların olduğu bir döneme denk gelmiştik biz. İnsanlar kapalı giyinenlerden korkuyorlardı.
Ama orası soğuk bir iklim sonuçta. Genel olarak insanlar kapalı giyiniyor zaten değil mi?
Ruslar soğukta bile neredeyse çıplak geziyorlar. Allah`ın bir lütfu, bir rahmeti ki Allah onlara sıcaklık vermemiş. Büyük günahlardan korumuş kısmen. (Gülüyoruz.) Oralar İstanbul gibi olsa kim bilir neler olur? Allah`tan ki kış var, soğuk var. Ama ilk fırsat bulduklarında soyunmaya başlıyorlar.
Dönüş nasıl oldu? Neden karar verdiniz? Nasıl döndünüz?
Oradayken, küçük oğlumun ayağında bir sakatlık vardı. Onu ameliyat ettirdik. Belki de gelmemizin sebeplerinden biri de çocuğun bu ameliyatıydı. Diğer yerlerden çok daha ucuza mal olmuştu. Tabii her şeyde bir hikmet vardır. Geldiğimizin ilk senesi biraz ticaretle uğraştık ama hizmet de önemliydi. O yüzden ilk seneden sonra sadece camideydik.
Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Allah razı olsun.
GENÇ'ın Yazısı.