Düşünüyorum, O Halde...
Mehmet Sadık
Hani çok klişe bir söz vardır ülkemizde, bir kahvede yahut bir mecliste sohbet esnasında söze ‘bizim sorunumuz…’ diyerek başlandığına herkes şahit olmuştur. Buradaki ‘biz’ ifadesi malumunuz ‘ülkemizdir’ ve ülke sorunu ele alınır. Mahalle arasında, kahve masasında ülke sorununu tartışmak hatta sorunları çözücü ifadeler üretmek kolaydır fakat işin icraata dökülmesi hep lafta kalır. Bu, insanımıza hem eleştirim hem de övgümdür. Eleştirim ifade ettiğim gibi ‘kahve masasında’ ülke kurtarmamızadır. Övgüm ise fikir üretme ve sohbet konusunda çok başarılı olmamıza… Biz ülke olarak konuşmayı gerçekten çok iyi biliyoruz ve çok seviyoruz!
Konuş konuş bitmez...
600 küsur yıllık bir mazi ve sayısız zaferle süslü bir tarih, yanına da yeni kurulmuş ve kurulmasıyla dilinden insanına reforma giden bir Cumhuriyetin ‘yaralı’ evladı olarak benim de mahalle arasında, okul kantininde, otobüs yolculuğunda ülke kurtarmışlığım vardır tabi ki. Fakat biz tarihinden yaşayışına, coğrafyasından siyasetine, dolu bir ülkeyiz. Yani konuşacak çok mevzu var ve asla bitmeyecek.
Ülke gündemimizi çalkalayan BDP vekillerinin açlık grevleri, bitmek bilmeyen hain terör belası ve şehitlerimiz, 10 Kasım seremonileri ve bunlara eklenen sayısız tecavüz, cinayet, intihar vs. Bunları görüp de insanımızın konuşmaması herhalde anormal olur, değil mi? Ama icraatsız sözler ve samimiyetsiz ifadeler bizi daha da kötü yapıyor. Zaten yıkıcı politikalarla enkaz bir zemin üzerine kurulan ülkemizi bir daha yıkıyor!
Düşünecek çok şey var!
Niyetim karmakarışık hale getirilen insanımızın kafasını daha da karıştırmak değil. Fakat Allah’ın bizlere verdiği en büyük nimetlerden biri olan ‘düşünmeyi’ daha çok yapsak da ‘düşünerek konuşsak’ fena mı olur? Yani konuşacak o kadar çok şey varken ve biz de konuşuyorken, tarihsel süreçleri göz önünde bulundursak, gündemi ve olayları vicdan muhasebesinden geçirsek, insanları kırmak için değil de mutlu etmek için hareket etsek… Kısacası ‘yıkıcı değil de yapıcı olsak’ fena mı olur?
Dedik ya çok şey var konuşacak, akabinde yazacak… Fakat düşünmeye çok ihtiyacımız olduğuna inanarak biraz aklî muhasebe yapalım. Düşündüklerimizi tarih, ülke bütünlüğü, İslam ve hakikatleri, saygı ve sevgi süzgecimizden geçirip konuşalım. Ve akabinde yazalım!
Her ne kadar sağduyu mesajı vermekten kaçınsam da bir sağduyu yazısı yazdığımın farkındayım. Hiç de ihtiyacımız yok, değil mi?
GENÇ'ın Yazısı.