Tam 23 yıl boyunca (emeklilik yılları bu yıllar), zaruri ihtiyaçları haricindeki tüm vaktini eserine harcayarak, günlük 15-17 saatlik bir çalışma ile tamamlar. Eser, 1983 yılında Pakistan’da açılan Milletlerarası Siretünnebi yarışmasında dünya birinciliği alır. Asım Hoca, ‘hayatımın en meşakkatli fakat en keyifli yıllarıydı’ der bu dönemi için. “Peygamberimizin hayatını yazmak için geçirdiğim bu 23 yılda, Peygamberimizin ve ashabının yaşadığı sıkıntıları yaşamış gibi oldum. Kitabı okuyanlarında bunu tadacakları kanaatindeyim” diye de ekler.

Konuşmaya başladığında ‘sonu gelmese’ denilenlerden. Kibar, latif, zarif, gönül adamı, mütevazi, şeker gibi, yani tam anlamıyla bir Osmanlı beyefendisi ve tanımın tam karşılığı ile bir münevver. “En zor işleri siz omuzlayınız” diyen ve hayatıyla bunu yapan bir zât. Hayatını, evet tam anlamıyla hayatını, ilme, Hz. Peygambere ve İslam’a adamış bir mübarek: Mustafa Asım Köksal.

Eylül 1913’de doğdu. Kasım 1998’de vefat etti. Asım Köksal, kadim geleneğimiz boyunca önemli alimlerin kök saldığı Kayseri’nin Develi ilçesinde doğar. Babasıyla ilk defa 22 yaşında karşılaşırlar. Hikayesi ilginçtir. Harp yıllarında ülkenin her yerinde yokluk olduğu gibi Develi’de de yokluk vardır. O doğmadan önce babası bu yokluk sebebiyle Arjantin’e çalışmaya gitmiştir. Fakat çeşitli sebeplerden dolayı 22 yıl boyunca dönemez. Baba özlemi ile yokluk içinde bir gençlik geçirir. Baba oğul ilk defa 22 yıl sonra karşılaşırlar. İlk terbiyesini ve eğitimini babasından alamaz bu yüzden. Babasıyla fazla hasret gideremez. Yurda dönüşünden kısa süre sonra babası Mehmed Edip Efendi vefat eder. Kısmen medrese hayatı kısmen resmi okul hayatı yaşamıştır Asım Köksal. İlme, okumaya olan merakı onun en büyük özelliği olacaktır.

1933’de diyanete girer ve 31 yıl boyunca diyanette çalışır. Burada, özellikle ilk yıllarında, genç olmasına rağmen bilgisi ve zekası ile Diyanet Reisi Şerafettin Yaltkaya’nın dikkatini çeker, onun büyük teveccühüne ve yakınlığına nail olur. Ahmed Hamdi Akseki, Ömer Nasuhi Bilmen gibi önemli isimlerle çalışır. 1951’den itibaren radyoda çeşitli sohbetler yapar. Tabi bu arada peş peşe kitaplar yayımlamaktadır. Armağan, Peygamberler, Peygamberimiz, Gençlere Din Kılavuzu, Ezanlar, İslam İlmihali, Bir Amerikalının 23 Sorusuna Cevaplar, Dini ve Ahlaki Sohbetler…

Safahatı defalarca okur. Mehmed Akif’in manzum hikaye tarzını çok beğeniyordur. Bunu manzum olarak yazdığı 5 farklı kitaptan ve Akif hakkında söylediklerinden biliyoruz. Bu eserlerinden biri doğrudan Mehmed Akif ile ilgilidir. Asım Hoca, M. Akif’in, Hz. Peygamber’in hayatını manzum olarak yazmak istediğini fakat ömrünün buna yetmediğini öğrenir ve ilk baskısı 1944 yılında yapılan, kendi nev’inde tek eser olan 300 sayfalık “Peygamberimiz” isimli manzum eseri kaleme alır.

Cumhuriyetin ilanından sonra ülkede yaşanan malum sıkıntılar ve tek parti döneminde halkın yaşadığı zulüm kadar önemli olan bir diğer husus da, eski kaynaklara dayanan ve bugünün insanına hitap edecek dini eser azlığıdır. Özellikle Efendimiz hakkında neredeyse hiç kitap yoktur. Ayrıca oryantalistler ve yerli oryantalistlerin Peygamberimiz ile alakalı kafa karıştırıcı eserleri neşredilmektedir. Mehmed Akif gibi isimler bu sıkıntıyı gidermeye çalışsa da imkan bulamamışlardır. Asım Köksal’ı önemli kılan asıl mevzu bu boşluğu doldurmuş olmasıdır.

Onun belki de yaptığı en önemli şey, cumhuriyetin sancılı ilk yıllarında İtalyan oryantalist Leone Caetani’nin “Annali dell’ İslâm” isimli eserini “İslam Tarihi” adıyla tercüme eden Hüseyin Cahit’e ve esere yazdığı reddiyesidir. Eser özellikle o günün yazar, ilim adamı ve bürokratların arasında elden ele dolaşmaktadır. Osmanlı’nın yıkılışını ve Batı karşısındaki mağlubiyeti dine mâl etmeye hazır hale gelmiş bir zümrenin başucu kitabı olmuştur. Bu esere yazdığı reddiye ve reddiye çalışmaları yaparken derinleşmesinden dolayı ortaya çıkan “İslam Tarihi” isimli dev eserin hikayesini tebessümle anlatır Asım Köksal Efendi.

Dünyanın her yerinde oryantalist çalışmalar ‘antropoloji’ adıyla yapılmakta ve tabi bunların Türkiye ayağı da olmaktadır. Tercüme ve telif çalışmalarıyla, Batı’nın görmek istediği bir Doğu portresi çiziliyordur. Hüseyin Cahit Yalçın’ın ‘İslam Tarihi’ ismiyle çevirdiği eser de böyledir. İtalya’da kilisenin desteği ile hazırlanan bu eserde Hz. Peygamber’e ve İslamiyete dair yalan yanlış bilgiler verilmektedir. Asım Köksal’a Halk Partisi’nden milletvekili olan Osman Coşkun isimli biri gelir ve bu esere dayanarak sorular sorar, Asım Hoca soruları yanıtlar, sorular uzadıkça Asım Hoca kızar ve “Azizim sen Caetani’nin dellalığını yapıyorsun” der. Adam da “Dünyada onun sözlerini çürütecek biri çıkmadı” diye cevap verir. Asım hoca ise “Ben Müslümanların en aciz bir ferdi olmama rağmen onun ipliğini tek başıma pazara dökerim” diye mukabele eder. Bir süre sonra diyanet reisine giderek bu esere bir reddiye yazılması gerektiğini söyler, reis Eyüp Sabri Hayırlıoğlu, kendisine bir heyet oluşturabileceğini ve gerekli imkanları sunabileceğini belirtir, heyet toplanır gerekli incelemeleri yaparlar ve dünyada oryantalist çalışmalara dair cevap niteliğinde bir çalışma olmadığını ve bunun altından kalkamayacaklarını söylerler. Bunun üzerine Asım Köksal Hoca tek başına niyetlenir. Zorlu, meşakkatli ve yoğun bir çalışmaya girer.

Geceli gündüzlü çalışmalarla geçen çok yoğun bir altı aylık süre sonucunda, reddiyeyi yapamayacağını düşünmeye başlar. Vazgeçmeye niyetlenir. Fakat gördüğü rüyalar ve yaptığı istişareler sonucunda ‘ölürsek de bu yolda ölürüz’ diyerek tekrar işe koyulur. Tam 23 yıl boyunca (emeklilik yılları bu yıllar), zaruri ihtiyaçları haricindeki tüm vaktini eserine harcayarak, günlük 15-17 saatlik bir çalışma ile tamamlar. Eser, 1983 yılında Pakistan’da açılan Milletlerarası Siretünnebi yarışmasında dünya birinciliği alır. Asım Hoca, ‘hayatımın en meşakkatli fakat en keyifli yıllarıydı’ der bu dönemi için. “Peygamberimizin hayatını yazmak için geçirdiğim bu 23 yılda, Peygamberimizin ve ashabının yaşadığı sıkıntıları yaşamış gibi oldum. Kitabı okuyanlarında bunu tadacakları kanaatindeyim” diye de ekler.

1990 yılında basılan “Peygamberler tarihi” isimli iki ciltlik eseri de bu 18 ciltlik çalışmasına eklemek ister. Asım hoca, ilim yolunda yorulmak nedir bilmez ve art arda kitaplar yayımlamaya devam eder. Ahmed Kuddusi, Hz. Hüseyin ve Kerbala Faciası, Kitap ve Sünnet, Kutlu Doğum… Toplam 26 eseri vardır hocanın.

TRT’nin kendisi hakkında hazırladığı belgeseli internetten bulup muhakkak izleyiniz. Ayrıca Hilal TV’nin “İz Bırakanlar” programının kendisi hakkındaki bölümüne de ulaşabilirsiniz. Mustafa Asım Köksal, ilimle dolu dolu geçirdiği 85 yıllık hayatını bir öğle vakti ruhunu Rahman’a teslim ederek tamamladı. Allah kendisine ve bizlere rahmet etsin. Ruhuna Fatiha...


Yusuf Temizcan'ın Yazısı.