Sevmek Derdi Boğdu Bizi
Ümmügül Koyuncu
Yanık bir türkü idi sevda, bir buğday kokusu... İnce bir nakış, bir kilim, kasnağa işlenmiş bir kalp motifiydi. Kan rengi bir mendil düşerdi ahşap evin penceresinden, iki çift göz gülümserdi peçe ardından. Ama ne gülümsemek; gönül bağlayan, yağlı urgan ile.
Aşk ki, delilikti. Ya, dar’a gitmek vardı ucunda, ya yar’a… Toylaşırdı seven gönül. Ardını hesap etmeden bağlanırdı ötekine. Sevmek, bilinen bütün her şeyin unutulması demekti. Sevmek, tecrübesiz kalmak, çırılçıplak kalmaktı. Sevmek, vakt-i zamanında; tek kişilik bir eylemdi…
Bir selama can verilir, altı ay sıkılmadan mektup yolu gözlenirdi. Ayaklarını yere basışından tanırdı âşık, maşukunu. Yerde bulduğu tek saç teline sarılır uyurdu seven. Saç telinden tanırdı yârini. Adını sakınır, tek dilde dahi duymak istemezdi… Sevda güzeldi, sevdalılar sevdadan ziyade…
Ne oldu şimdi bize? Modern bir kuyuya düştük sanırım. Kuyunun içinde çırpınıp duruyoruz, bir sağa çarpıyoruz, bir sola… Can yangınımız, sırlarımız farklılaştı. Deryada, damladan habersiz balıklar gibi olduk. Küçücük bir çukura, milyonlarca kişi sığmaya çalıştık. Üst üsteyiz şimdi. Bir üstümüzdeki bizim üzerimize basarak kuyudan çıkmaya çalışıyor (tabii kuyuda olduğunun farkındaysa). Yaşadığımız bu minik çukuru, kocaman evren addettik. Yalanlar söyleyip, önce kendimiz inandık. Tabakalaştık, yittik.
Önce saygıyı kaybettik. En basitinden, otobüste yer vermemek için, ilk defa görüyormuşçasına dışarıyı izledik. Sonra hoşgörüyü kaybettik, kalp kırdık, azarladık hatalıları. Vefayı kaybettik… Yeminlerimizi çiğneyip yuttuk. Bir de zevk aldık bundan. Sadakat yalan oldu, duman oldu. Bunlar olmadan çirkin çirkin yaşarken, aşk geldi, boğazımıza düğümlendi…
Keşke, keşke aşkı kaybetseydik de, böyle ayaklar altına düşmeseydi… Keşke kimse kimseyi sevmez olsaydı da, sevda iddiasında bulunmasaydı. Bel altına vurmasaydı aşkı, dokunmakla eşdeğer tutmasaydı.
Sevmeyi, sevdiğinde kaybolmak olarak algılamayı bırak, çıkar çarkı döner oldu bu gün. Sevgi bu ya hu, sevgi! Her şeyde çıkar olur da, sevgide olmaz.
Peki ya bu şehvetle sevgiyi aynı kefede tartanlara ne demeli? Filmler, müzikler… Bize bunları fısıldarken, birileri gizli gizli bizim en yüce değerimizi kirletirken, bunu modernleşmek olarak yutturdu bize. Biz de yedik. Tadı hoşumuza gitti. Çünkü boynumuzda bir düğüm var, nefsin iliklediği. Onun isteğini verdikçe gevşetiyor… Bu da bizim işimize geliyor. Bile bile, bile bile kirleniyoruz. Yetmiyor, kirletiyoruz.
Canına yandığımın modern çukurunda, bir fil, üzerimize üzerimize kusuyor da, haberimiz yok. Sevgimizi kirletiyorlar. Leyla’mızı iffetsizleştiriyorlar. Mecnun’umuzu delileştiriyorlar. Bunun adı modernlik, medenilik.
İsteğim, haydi şimdi hep birlikte; Tükürelim böyle medeniyetin içine!
GENÇ'ın Yazısı.