Abdulkadir Paça

Yazılmış değil, yaşanmış tarihlerin okunacağı günlerin muştusudur duvar üzerine nakşedilen bu yazı. Sadece Endülüs’te değil dünyanın farklı yerlerinde müslüman eli değmiş yahut değecek olan beldelerin ezanla, secdeyle, îmanla buluşup hayat bulacağını haber veren haritadır “Lâ gâlibe İllallah”.

Dünya üzerinde Îlây-ı Kelimetullah için kurulan her devletin daha umûmî anlamda “medeniyet”in yıkılması, mümin insanın ruhunda kıyamet etkisi yapar. Her şeyin sonu değildir bu muhakkak, ancak ortada ihya edilmesi asırlar sürecek bir enkaz söz konusudur artık. Neyse ki bâkî olanın Allah, fânî olanın ise insan olduğunu biliyoruz. “…Biz zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz. (Âl-i İmrân, 140) ayetinin fehvâsınca kulların bazen galip, bazen mağlup olduğu da malumumuz. Belki de bu yüzden “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var!” demişler. Ve belki de bu yüzden kazınmıştır el-Hamrâ Sarayı’nın duvarına “Lâ gâlibe İllallah” –Allah’tan başka Galip yoktur!- yazısı. Devlet yöneticilerine her daim hakkaniyetli, adaletli, merhametli olmalarını; mağrur ve zalim olmamalarını öğütlercesine.

El-Hamrâ Sarayı, Endülüs’te sekiz yüz yıl süren müslüman hakimiyetinin son nişanelerindendir. Bugün dahi bütün ihtişamıyla bizi bekleyen bir yârdır el-Hamrâ. “Katolik Krallar” adıyla bilinen Ferdinand d’Aragon - Izebella da Castilla çifti için ise el-Hamrâ Sarayı, sekiz asır süren “reconquista”nın (tekrar fethediş hareketi) başarıyla noktalanmasını simgeleyen bir zafer alameti olarak muhafaza edilmiştir. Düşünebiliyor musunuz, Endülüs müslüman hakimiyetine giriyorken Haçlılar fasıla vermeksizin bir arayış içine giriyorlar hatta bu arayışın adını dahi koyuyorlar! “O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.” (İnşirah, 7) ayetinden bir müslüman ne anlamalı merak konusu… Orada anneler bebeklerini “reconquista” ninnileriyle büyüttüler belki, çocuklar sokaklarda oyunlarını “reconquista” üzerine oynadılar… Bizim havsalamızda ise Endülüs’e dair birkaç isim varken onların da Endülüs’le bağlantısını kurmakta meşakkat çekiyoruz. Cordoba, Leon, vs… Ne geliyor aklımıza?

Endülüs bir ağıttır. Ebu’l-Bekâ Salih b. Şeref’in Risâü’l-Endülüs (Endülüs’e Ağıt) isimli şiiri bu acı gerçeği her defasında, her mısrasıyla yüzümüze haykırmaktadır. “Toprağı buram buram bilgi tüten Kurtuba. / Âlimlerinin adı ta uzaklarda çınlayan Kurtuba’ya ne oldu?” diye sorar Ebu’l-Bekâ.

Her milletin sahip olduğu inanç aynı olmadığına göre medeniyet tasavvuru da aynı olmayacaktır. Endülüs’te müslümanların şahsiyetlerine hayran kalan Hristiyan kadınlar, Müslüman erkeklere gelip “kocalarımızdan ayrılıp, sizinle evlenmek istiyoruz” demişler. (Ayrıntılı bilgi; S. Hunke, Avrupanın Üzerine Doğan İslam Güneşi) Kurtuba Piskoposu Alvaro, Hristiyan gençlerin ana dilleri olan Latince ile düzgün bir mektup yazmayı dahi beceremezken Arapça şiirleri ve felsefî eserleri rahatça okuyup anlayabildiklerinden yakınmaktadır. Endülüslü müslümanların etraflarına yaydıkları bu güzel etki maalesef aynı derecede de aks-i sadâ bulamamış. Nitekim Ebu’l-Bekâ “İçindeki o Meryem yüzlü kızları da saçlarından sürükleyip götürdüler / Kirli yataklarına. Haykırışları yırttı gökleri. Yürekleri parça parça, babalarsa kan kustu...” mısralarını, Endülüslü müslümanlara yapılan zulmü anlatmaktan başka bir gaye için yazmamıştır!

Kurtuba Ulu Camii, el-Hamrâ Sarayı, Mâleka Kalesi ve daha nicesi… Hepsinin dönüp dolaştığı ve kesiştiği tarihî ferman: “Lâ gâlibe İllallah”. “Lâ Ğâlibe İllallah”ın manası –Türkçesi değil!- her Müslümanın sarraf titizliğiyle üzerine eğilmesi gereken bir hazinedir. Söz konusu şey devletin bekâsı da olsa fenâsı da olsa medeniyetlerin kaderini ifade eder “Lâ gâlibe İllallah”. Yazılmış değil, yaşanmış tarihlerin okunacağı günlerin muştusudur duvar üzerine nakşedilen bu yazı. Sadece Endülüs’te değil dünyanın farklı yerlerinde müslüman eli değmiş yahut değecek olan beldelerin ezanla, secdeyle, îmanla buluşup hayat bulacağını haber veren haritadır “Lâ gâlibe İllallah.”

Medeniyetler çatışmasına ve dahi ittifakına hâtime niyetine yazılacak bir cümle: “And olsun, ben ve elçilerim elbette galip geliriz.” (Mücadele, 21) buyuran Rabbimizin bu hükmünü ikrar etmektir “Lâ gâlibe İllallah.”


GENÇ'ın Yazısı.