Jennifer`ı Sobelemek ve Kostümizm
Mehmet Erturan
Jennifer Lopez isminde bir kadın var. Bu kadın dünya turnesi kapsamında Endonezya’nın başkenti Cakarta’da verdiği konserde sahnede göstermesi icap eden(!) yerlerini kapatan, dekoltesiz bir ‘kostüm’ giymiş. Üstelik bu ‘kostüm’ transparan (şeffaf, içi gösteren) da değilmiş.
Malum medya çevrelerinde haberin verilişinde kullanılacak ifadeler ve kurulacak cümlelerle oluşturulan spot ve içerik, bu kostüm krizinden(!) dolayı konsere gitmeyenler olarak bizleri bile ilk anda “bir yanlışlık olduğu, şarkıcının tercihine saygı gösterilmediği, konsere gelenlerin mağduriyet yaşadığı ve hayal kırıklığına uğradığı” gibi izlenimler edinmeye götürebilir. Maazallah! Bu sunuş yani medya okuryazarlığı konusu önemli! Çünkü üç tarafı denizle, dört tarafı düşmanla çevrili olduğu söylenen ülkemiz gibi bizler de yoğun bir medya kuşatması altında soluk alıp vermeye çalışıyoruz.
Okurlar; ilk hedefiniz maskotlardır, ileri!
Dikkat ederseniz ilk paragrafta kostüm kelimelerini tırnak içinde kullandık. Yani burada bir vurgu var. Malumunuzdur ki insanların giydiklerine kıyafet veya elbise denir. Kostüm kelimesi ise daha çok sirkte cambazlık yapacak olanlar veya kutlamalarda, maçlarda, açılışlarda, reklamlarda temsilî hayvan kılığıyla dolaşan maskotlar için kullanılır. Bir de sahnede rol yapacak olanlar kostüme bürünür.
Kostümizm mensuplarının (bu kavramın kullanımı belki de bir ilk) insanları eğlendirmek adına sergileyecekleri yetenekleri ve yeteneksizlikleri ile bir bütün olabilmeleri için anlatım ve görselliğin buluştuğu unsur olarak kostüm önemlidir. Kostümde bulunan süslemeler ve renkler izleyicinin sorgulama mekanizmasını kullanmasını çaktırmadan önleyerek düşünme kabiliyetini on’dan off’a çevirebilir. O mekâna giden biri olarak sizden istenen sadece size sunulanı keyifle izlemektir. Bir de alkış tutmak. İltifat marifete tabi iken alkışlarımız ve cüzdanlarımız daha dikkatli olmak mecburiyetindedir.
Kostüm ve kıyafeti birbirinden ayırıp zihin dolabımızda hak ettikleri yerlere koyabildiysek ve Lopez’in de bir maskot olabileceği tahminleri üzerine fikirler bina etmeye başlamışsak karşımızdaki manzara bizler için daha okunabilir ve tenkit edilebilir bir vaziyet almıştır. Okurlar; ilk hedefiniz maskotlardır!
Bir Anadan Dünyaya Gelen Yolcu!
Konser veya eğlence organizelerine dair sahnedekilerin uyması gereken kılık kıyafet yönetmeliği diye bir hukuki düzenleme ya da yönetmelik metni duydunuz mu hiç? Kalkan parmakları göremiyorum ama araştırmakta fayda var. Birileri böyle bir yönetmeliğin kıyafet seçimi hakkını kısıtladığını, özgürlüğe darbe vurduğunu düşünseler bile… Bu gibi soruları sormakta ve verilecek cevaplarla bir bilinç oluşturma gayreti içerisine girmekte de fayda var.
Meseleye olayın başlangıcı ve sebebi olan ilk adımdan bakmaya çalışanlar hak verecektir: Tartışılması gereken kıyafet veya kostüm değil; Lopez’in veya maskotun kendisi ve dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olan Endonezya’da ne işinin olduğu! Ama yazımızın genelinde anlatılmak istenenler de tümevarım için önemli birer parçadır. O yüzden anlamsız değildir.
İlhamını ve tavrını maveradan alan bir yaşantı derdine düşenler olarak bizler, manşet ve gündem cambazlarının toplumsal mühendislik adına medya vesilesiyle evlerimize kadar soktuğu başlıkların rüzgârlarına takılmayacak kadar özel ve mühim bir konumdayız.
Çünkü o çukur adam kılıklı patronların ve bendelerinin attıkları süslü ama cansız başlıkların değersizliklerine karşı kendi cephemizde ve cebimizde biriktirdiğimiz evrensel değerler var. Biz bu değerlerimizle ayırt edebiliyoruz gerçek gündemi. Ve fark ediyoruz, asıl olarak servis edilmeye çalışılan asılsız habercikleri...
Bu yazının üzerine şöyle arkaya yaslanarak Neşet Ertaş’ın youtube’da 427 bin kez tıklanan “Yolcu” parçasını dinlemek iyi gelebilir. Hem orada bizim için ve kostüm ehli için yazılan göndermeler de var.
GENÇ'ın Yazısı.