Ergün Bedri

Her söze verilecek cevabı kimin olur Allah aşkına? Bir taraftan bakıldığında bir insanın her söze cevap verebilecek bilgisinin olması mümkün değil. Diğer taraftan bakıldığında bir insanın her söze cevap verebilecek kadar seviyeleri gezmesi doğru değil.

Ne çok seviyoruz tartışmayı… Aman bir tartışma olmaya görsün. Konusu mühim değil, kiminle ilgili olduğu da. Gerekli gereksiz herhangi bir konuda, bizimle ilgili olsun olmasın bir tartışmaya şahit olsak yeter. Hemen bir şekilde tartışmaya dahil olup sonrasında hayatın en önemli meselesiymiş gibi meseleyi ciddiye alıp can siperane savaşırız. Aman sabahlar olmasın.

Önceden bu kadar değildi sanki. Televizyon kanallarının artmasıyla tartışma programı kültürü hayatımıza girdi. Artık herhangi bir zamanda kanallar arasında gezinti yapsanız mutlaka bir tartışma programına denk gelebilirsiniz. Kanallar, konular ve konuşmacılar farklı olsa da tartışma programındaki insanların özellikleri bellidir: Bir kere iki taraf da birbirini dinlemez. Dinlerse de karşı tarafı anlamak ya da bilmediği yeni bir şey öğrenmek için dinlemez. Dinlemesi karşı tarafın açığını, yanlışını ya da eksiğini bulmak için bir dinlemedir. İkincisi tartışmada öğrenmek ya da öğretmek amacı yoktur. Tamamen motivasyon karşı tarafa galebe çalmak üzerinedir. Dolayısıyla bunun gerçekleşmesi için söz kesmekten ses yükseltmeye, hakaret etmekten dalga geçmeye kadar her türlü yol denenir. Ölçü, adap ve ahlak yoktur. Üçüncüsü de iki taraf da haklı olduğuna ölümüne inanmıştır ve o konuyla alakalı konuşulacak her şeyle alakalı bilgisi ve fikri vardır. Asla bilmiyorum ya da bunu böyle düşünmemiştim sözleri tartışmalarda geçmez. Bunları bir şekilde ağzından kaçıran baştan kaybetmiştir zaten.

Bütün bunlar televizyonlarda gerçekleşse ve orada kalsa sorun yok. Beğenmeyen seyretmez, seyreden de seyreder ve biter. Maalesef böyle olmuyor. Bütün bu tartışma kültürü bahsedilen özellikleriyle günlük hayatımıza da taşınmış durumda. Artık kahvesinden berberine, dersinden ev sohbetine, forumundan e-posta gruplarına kadar her yerde almış başını giden çok sayıda tartışma var. Konuşan Türkiye bazıları için harika bir slogan ama Dinleyip Anlamaya Çalışan, Saygı Gösterip Terbiyesini Bozmayan, Bildiğini Söyleyip Bilmediğinde Susan Türkiye de Konuşan Türkiye’ye eşlik etmelidir.

Bu noktada en çok üzerinde durulması gereken temel yanlışlardan bir tanesi muhtemelen “her söze verilecek bir cevabım var” düşüncesidir. Her söze verilecek cevabı kimin olur Allah aşkına? Bir taraftan bakıldığında bir insanın her söze cevap verebilecek bilgisinin olması mümkün değil. Diğer taraftan bakıldığında bir insanın her söze cevap verebilecek kadar seviyeleri gezmesi doğru değil. Seviyesiz söze seviyesiz cevap vermek marifet değil ki.

İkinci temel yanlış “ağır konuştum belki ama hak etti” düşüncesidir. Bu hakları kim dağıtıyor ayrı bir konu ama onun üzerinde hiç durmadan şunu söylemek lazım: “O duymayı hak ettiyse sen söylemeyi hak ettin mi?” Sonuçta söylenen kime niçin söylendiğinden bağımsız olarak söyleyeni yükseltir ya da alçaltır. Dolayısıyla bakmak lazım söylemeden önce söylenen söz söyleyene ne yapıyor?

Üçüncü temel yanlış “bunlar önemli konular, konuşmak lazım” düşüncesidir. Bu düşünceyle önemli olmasına önemli ama konuşulduğunda faydadan çok zarar getirecek ve hiçbir şekilde herhangi bir sonuca varılmayacak konuların konuşulması ne kadar doğrudur yeniden düşünmek lazım. Netameli konuları muhatabın özelliklerini gözetmeden tekrar tekrar gündeme getirmek kötü niyetli değilse çok safça bir yaklaşımdır. Diğer taraftan “önemli konuları” ısrarla muhatabın gündemine sokmaya çalışmanın altında da “sen bunun önemli olduğunu kavrayamamışsın ama ben engin derinliğimle seni aydınlatacağım” inancı yatmaktadır. Bu da tabi ayrıca ele alınması gereken bir gerçeklik kırılması olabilir.

Son olarak “yenildim ama ezilmedim” düşüncesi üzerinde de durmak lazım. Tartışmada üste çıkmak ya da altta kalmamak düşüncesiyle konunun dışına taşarak ya da bel altı vurarak tartışmaya devam etmek ahlaklı davranmak olmaz. Tartışmak savaşmak ya da maç etmek değildir. Yenmek ya da yenilmek yoktur. Öğrenmek ya da öğretmek vardır. Bu ikisi yoksa kişi her halükarda yenilmiştir. Bu ikisi varsa da “galip sayılır bu yolda mağlub”tur.


GENÇ'ın Yazısı.