Garip Kuşlar Yuvası
Bugün çocuk yuvalarındaki vahim durumun önlenmesi için zinaya karşı savaş açmak gerekiyor. Bugün toplumumuzdaki derin kırılmaların önlenebilmesi için zinaya karşı savaş açılması gerekiyor. Nasıl ve ne şekilde olursa olsun zina önlenmeli.
Baba olduktan sonra, pardon henüz “ba-ba-ba” olduktan sonra ilk kez çocuk yuvasına gittim. Önceki gitmelerimden çok farklı şeyler devşirmiştim ama bu seferki yeni bir durumdu. Onlarca çocuk kucağıma atladı “abi” ve “baba” nidalarıyla. Aşina olmadığım çocukların “abi” ifadesine alışıktım da “baba” kelimesi beni vurdu. Henüz “ba-ba-ba” kıvamında da olsa babalığı tatmış birisi olarak insanın, çocuk yuvasında onlarca çocuk arasında ibibullah sivri külâh olarak kalması, tarifi pek de mümkün olmayan tefekkür deryasına açılan bir bâb teşkil ediyor. Babalığın bâb-ı esrarı babasızları anlamaktan geçiyor galiba.
İlk kez çocuk yuvasına gidişim ilkokul yıllarıma tekabül ediyordu. Şehrin merkezinde yer alan çocuk yuvasına 23 Nisan programları kapsamında gitmiştik. Yuvadaki çocuklardan kurulu bir futbol takımına karşı kendi sınıf arkadaşlarımla birlikte mücadele etmiştim. Yenip yenmediğimizi hiç hatırlamıyorum fakat maç sonunda birbirimize sarılarak çekildiğimiz fotoğraf okulumuzun panosunda ben mezun oluncaya kadar asılı kaldı, mezun olduktan sonra da durmuş olabilir, akıbetini bilmiyorum. Fakat o fotoğrafın tüm detayları belleğimde her zaman asılı duruyor. O fotoğraftaki çocukların anne ve babaları kurum tarafından biliniyordu. Bu ebeveynler fakirdiler, çocuklarına bakamadıkları için yuvaya bırakmışlardı yavrularını ya da içlerinden biri veya ikisi ölmüştü.
Aradan geçen 15 yılda çok şey değişti, bu değişimden çocuk yuvaları da nasibini aldı. Son gittiğim çocuk yuvasındaki çocukların neredeyse hepsinin aileleri ile iletişimleri şu anda sıfır. Ve bu çocuklardan belki birkaçı yuvaya teslim edilme kayıtlarından annelerine ulaşabilirler de babalarına asla ulaşamazlar. Her seferinde dile getirdiğimiz %99’u Müslüman olan ülkemizin içinde bulunduğu bataklık budur.
Fuhşiyat azalmayıp arttığı için ve kanunlarımız maalesef bunu engelleme noktasında tek bir adım bile atmadığı için bu yavrucakların sayısı her geçen gün artıyor. Devlet kurumlarının yapabildikleri ise zaten sınırlı. Çocuk yuvalarında her 5-6 çocuğun başına hayatında hiç anne olmamış bakıcılar veriliyor. Bakıcıların çocukların yanında yaptığı şeyler ise çoğunuzun tahmin edebileceği şeylerdir. Cep telefonuyla sevgilisine mesaj atanı mı ararsın, başından geçen tüm garip hikâyeleri birine beş katarak çocukların aç dimağlarına kazıyanı mı ararsın?
Yazının konusunu nereye getireceğimi belki hissettiniz belki de “amaaan” bu konu kapandı geçti dediniz. Evet, Türkiye’de gündem anlık değişiyor. Ve bizim gibi aylık çıkan bir derginin yazarları için gündemi takip etmek zor. Çünkü siz o yazıyı yazıp ayın başında yayınlandığında o konunun Türkiye gündemindeki yerinde yeller esiyor. Fakat ne olursa olsun söylemesem olmazdı diyebileceğimiz konular olduğu için biraz mevzuyu birkaç ay öncesindeki tartışmaya bağlamak istiyorum.
Evet, kürtaja çoğumuz karşıyız ben de karşıyım. Ama kürtaja karşı olmanın yanında başka bir şeye de karşı olmamız gerekmez mi? Maalesef bu karşı olmamız gereken şey konusunda tartışmanın döndüğü dönemde pek ses çıkaran olmadı. Zinayı engellemediğiniz sürece, en azından bu konuda caydırıcı yasalar olmadığı sürece kürtaja karşı olmanız çok da önemli bir şey değildir. Zaten bu kürtaj konusu da her zaman gündem değiştirme malzemesi olarak algılandı.
Ülkemizde hiçbir dönem zina bu kadar çoğalmamıştı. Elbette bunu insanların beynine taşıyan medya organları hiç bu kadar çoğalmadığı için bugünlere kadar böylesine vahim bir durumla karşılaşılmamıştı. Şimdi sokağa çıkmaktan korkuyoruz. Çocukluğumuz sokaklarda oyun oynamakla geçti ama çocuklarımızı aynı güvenle sokağa salamayacağız. Neden?
Peki, tüm İslam ülkelerinde bu durum aynen böyle mi? Takip ettiğim kadarıyla hayır böyle değil? Ama onların gidişatı da çok iyi mesajlar vermiyor.
Bugün çocuk yuvalarındaki vahim durumun önlenmesi için zinaya karşı savaş açmak gerekiyor. Bugün toplumumuzdaki derin kırılmaların önlenebilmesi için zinaya karşı savaş açılması gerekiyor. Nasıl ve ne şekilde olursa olsun zina önlenmeli. Belki tamamen bitirilemez ancak bu konuda adım atacak insanların çok hayır dualar alacağına eminim. Garip kuşların yuvasını Allah yapar ama o kuşun garip kalmasından da herkes az veya çok sorumlu. Onların sahipsiz çırpınışları yüreğimizi kanatmaya devam ediyor…
Sami Yaylalı'ın Yazısı.