Ortaya Bir Top Attık, 150 Çocuk Toplandı
Çocuklarla ilgili faaliyetleriniz ne zaman başladı? Bu tür çalışmalara girmenize ne sebep oldu? O süreci paylaşır mısınız bizimle?
Çocuklarla ilgili ilk çalışmalarımıza dernek bünyesinde başladık. Sokağa, çarşıya adımını atan insanımızın ve özellikle gencimizin güvenle gidebileceği mekanların olmaması bizi bir arayışa sevk etti. Var olan kurumsal çalışmalar gençlerin ihtiyaçlarına cevap veremiyordu. Biz önce bir gençlik ve spor kulübü kurarak başladık. Amacımız evinden çıkan bir gencin sokağa adım attığında güvenle gidebileceği ve anne-babasının da güvenle gönderebileceği, maddiyatın ön planda olmadığı bir kurumsal yapı oluşturmaktı. Mahalle halkı ve kamu kurumlarına hizmetimizi anlattık. Destek gördük, kısa zamanda ilk meyvesini aldık.
Belediyemize ait spor kompleksini belediye başkanımız Mustafa İça bizlere tahsis etti. Gençlerin bu faaliyete katılması için gerekli olan ortamı oluşturduk. Anadolu Aile Derneği Futbol kulübü adı altında spor kulübü kurup amatör lige katıldık. Bir kupa aldık. Şehrimizdeki spor faaliyetlerine destek verdik. Ders çalışmak ve etütler için salonlar, güvenli internet ve playstation ortamı oluşturduk. Haftalık dini ahlaki dersler koyup mahalle cami görevlimizden destek aldık.
Her cumartesi tüm mahalle çocuklarına öğle yemeği verdik. Çanakkale, Konya, İstanbul gezileri düzenleyip her çocuğumuza tarih şuuru vermeye, bu imkanlardan yararlandırmaya çalıştık. Yazın yaz kampı düzenleyip çocuklarımızın sosyal ve kültürel faaliyetler yapmasını sağladık. Mahallemizde bulunan ilkokullar arasında futbol ve penaltı turnuvası düzenledik. Çocuğumuzun rahatça katılabildiği gençlik haftasında düzenli piknik programları düzenledik. Üyelik sistemi kurarak gençlerimize her zaman ihtiyaçları olan temel eğitim programlarını planlı programlı bir şekilde faydalanmasını sağladık. Ben bazen bunu şöyle ifade ediyorum: Ortaya bir top attık, 150 çocuk toplandı.
Madde bağımlısı gençlerle ilgili de çalışmalarınız var, değil mi?
Çocuklarla buluştuğumuzda aralarında madde bağımlılarının olduğunu fark ettik. Bunun üzerine faaliyetlerimizi onların üzerine yoğunlaştırdık. 20 madde bağımlısı gencimizle ilgilenmeye başladık. Bunların beş tanesini Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne gönderip tedaviye başladık. Diğerleriyle birebir iletişim kurup madde bağımlılığını bırakmalarını sağladık. Bu çocuklarımızı da sosyal ve kültürel faaliyetlerimiz içine aldık. Beş tanesini Meydan Aşevi’nde düzenlemiş olduğumuz aşçılık kursuna dahil edip meslek edinmesini sağladık.
Madde bağımlısı insanın bunu bırakması uzun bir süreçtir. Bu çocuğun durumuna göre değişir. Aile sorunu olmayan veya az olan çocuklarımız daha başarılı.oluyor. Madde bağımlılığında ilaçlı tedavi bir çözüm değildir. Bu aynı sigara gibi çocuğun iradesiyle mümkün bir süreçtir. Güçlü bir irade için de çocukla birebir ilgi ve sosyal-kültürel faaliyetler gerekmektedir.
Çocuklarda ne gibi değişimler oluyor, gözlemlerinizi paylaşır mısınız bizimle?
Kenar mahallelerdeki çocukların ortak bir takım özellikleri oluyor. Bunlar, gelir düzeyinin düşük olması, ebeveynlerin ya cahil olması ya ayrı yaşayan, ya da ölmüş olmasıdır. Çocuklarda ilk gözlediğimiz sorun ise her sözde küfür kullanılmasıdır. Önce güven tesisi gerekiyor. Güvenin oluşmasıyla çocuklarımızın gizli tuttukları sorunlarını örneğin madde bağımlılığını rahatça bize söylemelerini ve çözüm oluşmasınısağlayabiliyoruz. Zamanla sorunlarına kendi aralarında çözümler geliştirebiliyorlar.
Bu faaliyetler içindeyken, sizi çok etkileyen birkaç hatıranızı paylaşır mısınız bizimle?
Madde bağımlısı bir gencimiz, babasının durumu öğrenmesi üzerine korktuğu için eve gidememiş. Gece beni aradılar ve babasını arayıp ziyarete geleceğimi söyleyip çocuğunun emin yerde olduğunu bildirdim. Birkaç saat anne-babaya bilgi verip durumu izah ettim. Ertesi gün çocuğumuza sordum. Rahat olduğunu önceki durumdan daha çok ilgi-alaka gördüğünü söylemesine, sevindim.
Bir defasında da sevdiğimiz bir abimiz beni aradı. “Ahmet madde bağımlısı çocuklar varmış, dikkat et” dedi. Halbuki kendi çocuğu kullanmaktaydı ama haberi yoktu. Bildirmedik de.
Bir gün de kendi çocuklarım bana “bali” kullanacaklarını söylediler. Çünkü bali kullanan çocuklara fazla ilgi alaka gösteriyormuşum. Onlar da ilgi ve alakaları kendi üzerine çekmek için bali çekeceklermiş. Kantarın topuzunu fazla kaçırdığımızı anladım. Faaliyetlerimizi kontrol altına aldım.
Bu gibi faaliyetlerde bulunmak isteyenlere ilk olarak neleri tavsiye edersiniz? Ne yapsınlar, nasıl başlasınlar, neyi göze alsınlar?
Toplumu çok iyi anladıklarında suçlu insanın olmadığını göreceklerdir. İnsanlarla iyi iletişim kurup güven ve değer versinler, sonra da sevgilerini koysunlar işe başlasınlar. İlk etapta birinci derece yakınlarından tepki alabilirler. Sonra onlar da olayı anlarlar.
Birisi kalkıp size şöyle dese: “Bu çocukları siz mi kurtaracaksınız, bu gibi çalışmalar yaraya bir nebze merhem olur, tamamen kapatmaz?” ne cevap verirdiniz?
Küçük bir iş yapmanın hiçbir iş yapmamaktan iyi olduğunu anlatırım. Ve tarladaki ayrık otunun ilk başlangıcında tek tohum olduğunu ve zamanla tüm tarlayı kapladığını bildiririm. Tamamen çözüm için bir proje sunarım ve bir gün kendisinin ve ailesinin zarar görebileceğini izah ederim.
Yaptığınız faaliyetlere çevreden ne gibi tepkiler geliyor?
Önemli tepki ailenizden başlar. Zaman vermediğinizi söylerler. Halbuki öyle değildir. Sadece fazla ilgi alaka isterler. Diğer birçok kişinin ailelerinin verdikleri sıfır ilgi-alakayı anlatmanız gerekir. Bazı mahalle sakinleri madde bağımlılığını duyduğunda, buranın bir tedavi merkezi olduğunu anlamaz eleştirirler.
İleriye yönelik yapmayı planladığınız faaliyetler var mı?
Bu faaliyeti Kütahya’da bulunan sorunlu dört mahallede kurumsal bir yapı olarak açmak ve sonuncusunu şehir merkezine büyük bir tesis olarak faaliyete geçirmek.
Önünüze bir mikrofon verilse ve size şöyle dense: “Şu an sadece bir cümle kurma hakkınız var. Ve kuracağınız bu cümleyi tüm dünya duyacak.” Ne söylemek isterdiniz?
Toplumsal sorunlarımıza çare Osmanlı’nın vakıf sistemidir. İnceleyip hayata geçirin derdim. Şunu da ilave ederdim. Bu sistemin uygulanmasıyla terör, cinayet, hırsızlık, ahlaksızlık, ümitsizlik, korku kalmaz. Huzur ve güven ortamı oluşur.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.