Çoluk Çocuk İşi
Mevzu çocuk kitabı olunca, biraz da çoluk çocuk işi gibi algılanıyor. Herkes roman yazmaya cesaret edemez, “roman yazıyorum” dediğinde ciddiye alınmaz belki ama çocuk kitabını herkes yazabilir zannediliyor.
İstanbul trafiği herkesçe malum. Saatler süren yol boyunca her dakika üzerinize sinen yorgunlukla birlikte, öylece geçip giden zamana da üzülüyorsunuz. Bunun çarelerinden biri elbet –mümkünse- kitap okumak. Otobüslerde zorun zoru belki ama hiç olmazsa on-yirmi sayfa okumak imkansız değil. Hergün yabancı olduğumuz bir alanda en az on sayfa okuyarak neler başarabileceğimize değinebiliriz ama o başka bir yazının konusu.
İlgim ve işim gereği çokça, okuduğum kitaplar çocuk edebiyatı eserleri oluyor. Kapakta renkli illustrasyonlar... Acaba diyorum, koskaca insanların çocuk kitapları okuması otobüs ahalisi arasında nasıl karşılanır? Biraz şöyle kapağı görünmeyecek şekilde çantaya yapıştırıp, öyle mi okumalı bu kitapları? Çoluk çocuk işi işte diyenler olur mu?
Anneler ve eğitimcilerle çalışmalar yapıyoruz, çocuk edebiyatı kitaplarıyla. Kısıtlı süre, diğer iyi işlerde olduğu gibi bu çalışmalarda da bizi ancak bir yere kadar getirebiliyor. Bazen sadece kapı araladığımızı belirtiyorum. Sonrası kişinin ilgisine, azmine bakıyor.
O kısıtlı zamanda, çocuk edebiyatının kapısını aralamaya başladığımızda bile gözlerimiz kamaşıyor, birçok ezber bozuluyor. Öncelikle çocuklar için yazılmış her kitabın, çocuk edebiyatı eseri olmadığını anlatıyor ve bunu işlediğimiz, üzerinde konuştuğumuz her kitapla bir kere daha göstermiş oluyoruz. Anneler, çocuklarımıza nasıl okumayı sevdirebiliriz telaşındalar. Çocuklar okumuyorlar, diyorlar. Okuduğumuz ilk kaliteli çocuk kitabının ardından ise, bize hak veriyorlar. Böyle kitapları elbette okur çocuklar.
Anne babalar çocukların üzerine nasıl da düşerler, bilirsiniz. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim cümlesini, insan başka hangi yakını için kurabilir ki? Hangi yiyecekten hangi vitamini alacak, hangi mevsimde nasıl giyinecek, hangi ayda ne gibi gelişmeler göstermesi gerekir, hangi okula gidecek vs. peki aynı dikkat ve özeni onlara aldığımız, seçtiğimiz kitaplarda da gösteriyor muyuz?
Parmağını gözümüze doğru sallayan, sürekli nasihat verip, belli davranış kalıplarını bize öğretmeye çalışan kitaplardan biz ne kadar keyif almıyorsak, çocuklarımız da öyle keyif almıyor, okumuyor. Her iyi kitap gibi, çocuk kitaplarında da önemli olan kişiye düşüneceği, öğreneceği şeyi söylemek değil, onu okuyucunun kendisine buldurmaya çalışmaktır. Çünkü en az yazar kadar okuyucu da akıllıdır, aptal yerine konmak istemez. Çocuk bu şekilde sadece doğruyu değil ona giden yolu da öğrenir, tecrübe eder, kitap kurgusu elverdiğince.
Her iyi kitap, bir başkasının gözüyle yeniden hayata bakmaktır. Bu yüzden okumak zenginleştirir insanı. Çocuk dimağını daha erken yaşlarda böyle beslemek, kelime sayısını arttırmak, bir hazine haline getirmek, çocuğun hayatını da aynı şekilde zenginleştirecektir.
Halbuki mevzu çocuk kitabı olunca, biraz da çoluk çocuk işi gibi algılanıyor. Herkes roman yazmaya cesaret edemez, “roman yazıyorum” dediğinde ciddiye alınmaz belki ama çocuk kitabını herkes yazabilir zannediliyor. Zaten herkes çocuk kitabı yazınca da, ortalık çin malı, kötü kokan, kalitesiz, çabuk bozulan, sağlığa da zararlı ucuz plastik oyuncaklar gibi, kötü kitaplarla doluveriyor. Gayet renkli ama şişme balon gibi. Ömrü bir kuşağa bile yetmiyor.
İyi çocuk kitabını siz de elinizden bırakamazsınız. Kendi çocukluğunuzda okuduğunuz kitabı, çocuğunuz da aynı keyifle, merakla, severek okuyabilmelidir. Çocuklarınıza aldığınız kitaplara bir de bu gözle bakın. İyi çocuk kitabı anlam derinliğine sahiptir. Çocuğunuz bugün hayatın bir köşesini fark eder onunla, üç yıl sonra okuduğunda başka bir köşesini. Keşfedilmeyi bekleyen bin bir köşeli bir yapıdır iyi kitap.
Kendinize seçerken titiz davrandığınız gibi –haliyle böyle olduğunu varsayıyoruz- çocuklarınız için de kaliteli eserler seçin. Onlarla beraber okumalar yapın. Bir kitabı sesli okumayı, sesleri tabiatına uygun canlandırmayı, palabıyık bir adamın cümleleri ile küçük bir kız çocuğunun kelimelerini aynı tonda okuyamayacağınızı tecrübe edin. Çocuklarınıza gösterin. Yeni öğrenilen kelimelerle kitabın özetini yapın. Kelime oyunları oynayın yolda giderken, yemek hazırlarken… çocuklarınız ve kitap alanında gayret gösterin. Neticede kimse, gökten zembille inen bir iksiri içip de iyi okuyucu olmuyor.
Rabia Gülcan Kardaş'ın Yazısı.