Yüzünde duruluğun tarifi var. Nasiyen sanki ruhunun haritası. Sakın yüzüne ihanet etme. Orada hep safiyetin ve masumiyetin ışısın.

Üzerinde bembeyaz bir düğün elbisesi var. Bembeyaz çünkü beyaza hiçbir kir yakışmaz. Elbisen bembeyaz çünkü sana da hiçbir kir  yakışmaz. Sen, seni gönderenden tertemiz geldin. Bebek safiyetinde, cennet kokulu geldin. Temiz geldin yani, öyleyse hep temiz kal.  Giderken de temiz git, çünkü O’nun yanına temizden başkası yakışmaz.

Yüreğinde açılmaya hazır bir tomurcuk var. Gül kokulu. Zamanını bekliyor. Zeminini arıyor. Zamirini soruyor. Zamanını ağyarla  harcama. Zeminini yapma çiçeklerle kaplama. Zamirini nadana yar etme. Tomurcuk patladı, patlayacak. Aman, sıkı dur, baharını  kara bulutlarla karartma. Ok sadağından çıkmış, yay gerilmiş, onu günübirlik zevklerin ve heveslerin hedefine fırlatma; bir tek okun  var, hedefin ebedi saadettir, aman hedefi ıskalama.

His dünyanda kimsenin elinin değmediği hazineler var. Kimsenin eli değmediği için paha biçilmez. Kimsenin eli değmeden  sahibine verileceği için paha biçilmez. O hazineler ellerin ellerinde çarçur olacaksa sahibin artık ona elini değdirmez. Sahibinden  önce içindeki hazineleri kimseye elletme. Bekle, sabırla bekle sahibini, elindekini ellere çerez etme.

Nazarında diriltici bir iksir var. Onu korursan baktığın yeri erdirebilirsin. O iksirin kıymetini bilirsen baktığın yerde çiçekler açabilir.  Örtülecek yeri örter, ifşa edilecek yeri ifşa edersin. Ama nazarının kıymetini bilmezsen oradaki iksir zehre dönüşür. Baktığın yer  darmadağın olur. Örtülecek yeri ifşa eder, ifşa edilecek yeri örtersin. Sakın nazarına, nazar değdirtme.

Yüzünde duruluğun tarifi var. Nasiyen sanki ruhunun haritası. Sakın yüzüne ihanet etme. Orada hep safiyetin ve masumiyetin ışısın.  Yüzünün ışıltısı, ışıltılı yüzleri çeker yanına ya da ışıltılı yüzler çeker seni kendi yanlarına. Işıltınla çoğalır, ışıltınla çoğaltırsın. Ama  ihanet edersen yüzüne, içindeki karanlık yerlerin adresleri çıkar ortaya. Sonra yüzüne karanlık yüzler ortak olur. Karanlık karanlık üstüne biner. Sakın yüzüne is değdirme.

Özünde bir sır var. Muradını arıyor. O sırra erdin mi gök başka bir aydınlanacak. Hava nispet kokusunu soluyacak. Aman o sırrı,  nâmurada faş etme. İçindeki karanlık murad avcısından bile koru onu. Düşmanın pusuda, sinsice bekliyor, muradına, murat olayım  diye kolluyor. Sakın eline düşme düşmanının, sakın muradını berbat etme.

Üzerinde bembeyaz bir düğün elbisesi var. Bembeyaz çünkü beyaza hiçbir kir yakışmaz. Elbisen bembeyaz çünkü sana da hiçbir kir  yakışmaz. Sen, seni gönderenden tertemiz geldin. Bebek safiyetinde, cennet kokulu geldin. Temiz geldin yani, öyleyse hep temiz  kalmalısın. Giderken de temiz gitmelisin, çünkü O’nun yanına temizden başkası yakışmaz.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.