Ramazan geldi, hoş geldi. Biz onu hoş bulduk, umarız o da bizi hoş bulur. Yine umarız ki hoşluk hiç bitmez, sonumuz da hoş olur. Bayram en büyük hoşlukla, aff edilmiş olmak ve cehennemden kurtulmakla taçlanır, bayram, o zaman işte gerçek bayram olur. O zaman her şey ne de hoş olur!

Ramazan geldi, işte önümüzde bütün haşmeti, ganimeti ve serveti ile duruyor. Verebileceklerinin sınırı yok. Her anında sanki sonsuz bir mutluluk pırıltısı saklı… Gündüzü ayrı bereket, gecesi ayrı bereket… Sahuru, ift arı, teravihi, hatimleri, infakı,  ikramı ile gönül tahtımıza kuruldu. İşte burada; ne arzulasak, ne istesek elimizi uzatıp alabileceğimiz bir yakınlığa yerleşti. Artık onunla hem hal olma zamanıdır, onunla olmak, onunla yeniden doğmak bize kalbimiz kadar yakındır.

Ramazan geldi, kalbimiz ısındı. Şimdi kabımızı genişletme anıdır. Onun verebileceklerinin sınırı yok, bizim alabileceklerimizin sınırı da kalkmalıdır. O sonsuz bir umman olarak gelmiş, bize düşen bitmeyen, tükenmeyen, hep iştiyakını koruyan bir ritim tutt  urmaktadır. Herkes bir ritim tutt uracak. Herkesin ritmi kendi kadar özel olacak. Ramazan’ın temposuna sonuna kadar ayak uydurana ne mutlu! Bayrama kadar Ramazan kıvamında kalabilen ne bahtlı! Şimdi sınırlarımızı zorlama zamanıdır.  Yirmidokuz gün sayılı gündür, gelir, geçer. Sayılı gün olduğu için zaten bizden artan bir ivme ile sabır, tahammül ve genişlik ister.

Ne kadar ayak uydurabilirsek, ne kadar kalbi Ramazan kıvamında durdurabilirsek bizi o kadar sever, bir sonraki  zamana kadar o kadar özler. Evet, Ramazan geldi, hoş geldi. Safa getirdi, bizi memnun ve hoş ett i. Şimdi onu hoş etmenin zamanıdır. Ramazan bizden memnun ayrılmalı, razı olmalı. Onun için gayret zamanıdır. Sadece genel tempoya ayak  uydurmak yeter mi? Yetmez,  yetmemeli. Ona kendimiz kadar özel, kendimiz kadar biricik bir şeyler katabilmeliyiz. Şimdi bunu düşünmek ve hemen akabinde harekete geçmek zamanıdır. İşte dosya konumuz böyle bir düşüncenin ürünüdür. Bir tane Ramazan geliyor ama herkes o  Ramazan’da kendisine ait bir Ramazan buluyor. Biz otuz genç kardeşimizin kendisine ait özel Ramazanı’ını sorduk ve kendileri kadar özel cevapları dosya hâlinde önünüze koyduk. Bunu, kendinize ait özel Ramazan’ınızı bulun diye yaptık, çünkü bir  tek Ramazan vardır ama herkes kendi Ramazanını yaşar, herkes Ramazanını kendisi kadar yaşar.

***

Anketimizden hediye kazananların isimlerini biraz gecikmeli de olsa bu sayımızda yayınlıyoruz. Katılımcıların hepsine teşekkür ediyor, kıymetli fikirlerinin en ince ayrıntısına kadar değerlendirileceğini bilmelerini istiyoruz. Hediye kazanan  kardeşlerimize hediyeleri en kısa zamanda ulaşacak inşaallah.

***

Geçtiğimiz hediyeli abone dönemimiz muhteşemdi, sağ olun, var olun. Hediye kitabımız olan Hakk’a Adanmış Gençlik’le abone sayımız neredeyse iki katına çıktı. Bu bizim yeni döneme ilişkin heyecanlarımızı artt ırdı. Çıtayı öyle bir yere koydunuz ki  hem gayretimizi, hem verdiklerimizi iki kat artırmazsak olmayacak herhalde… Biz buna hazırız zaten, hep hazırdık. Hamdolsun. Gelecek sayıda buluşmak temennisiyle, hepinizi Allah’a emanet ediyoruz. Ramazanımız ve bayramımız mübarek olsun.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.