Hikmet Sami Ay
Bir kalem ustası olan Peyami Safa`nın ortaya koyduğu bu yazı, 1961 yılında Düşünen Adam Dergisi`nde yayınlanmıştır. 52 sene önce dile getirilen bu düşünceler tazeliğini koruyor. Birlikte okuyalım:
Türkiye`yi hangi fikir kurtarır? Hangi ideoloji, hangi doktrin, hangi siyasi felsefe, hangi politika bize selamet yolunu gösterir?
Herkes, bu sihirli formülü arıyor. Yüz elli yıldan beri Türk ıslahatçıların ve Türk inkılapçılarının aradığı şey, bir fikir sistemi içinde bütün meselelerimizi halletmektir. Tanzimat bunu aradı, Meşrutiyet aydını bu sihirli formülün peşindeydi. Garpçılık, İslamcılık, Türkçülük ve benzeri fikirlerin her biri, tatbik edilince, bizi selamete götüreceğine inandığımız büyülü reçetelerdi. Hep tek ilaç arıyorduk, hepsini denedik ve hiçbirinde aradığımız şifayı bulamadık. Altı ok gibi birkaçını birden denedik, netice değişmedi. Çünkü, bu altı ok da, sihirli formül arama zihniyetinden doğmuştur.
Bugün, gene sihirli formül peşindeyiz. Kimimize göre Demokrasi, kimimize göre Sosyalizm, kimimize göre Marksizm, kimimize göre ne olduğu hâlâ bilinmeyen Garpçılık ve Laiklik vesaire kurtarıcı formüldür.
Şimdi, şurasını emniyetle tekrar edebiliriz ki, bu sihirli formüllerden hiçbiri memleketi muhtaç olduğu ilerleme istikametine kavuşturabilmiş değildir ve kavuşturamaz. Çünkü, geriliğimizin tek sebebi yoktur, öteki sebepleri peşine takan bir ilk sebebi de yoktur. Birçok amillerin yanyana, çeşitli bir sebeplik şebekesi vücuda getirdikleri bir çapraşık toplum yapısı içindeyiz. Gerçekteki bu karışıklığı, zihin şemaları içindeki basit amillere bağlandığımız zaman, rahatlayacağımıza inanmanın gafleti içindeyiz.

Batı medeniyetlerine ihtiyacımız olduğu yalan mı?
Yalan değil. Fakat Batı medeniyeti, formülün kendisinin de bilmediği ve çeşitli yorumlara teslim olan belirsiz bir düşünce ve davranış sistemidir. Batılı olmayı istemekle, olmak arasındaki farklı inkilap hayallerine kurban edemeyiz.
Ya Demokrasi?
Ona da muhtacız. Fakat, hürriyet nizamı, sadece bir imkan nizamıdır. Mümkün ve gerçek ayrı ayrı şeylerdir. İmkâna sahip olmakla, onun vaitlerini gerçekleştirmiş olamayız. Bütün demokrasi denemelerimiz, bize bunu gösterdi.
Sosyalizm için de aynı şeyler söylenebilir mi?
Sosyalizmin o kadar çok çeşidi var ki, bunların tek kelime ile ifade edilmesi bizi aldatmamalıdır. Sosyalizm, tek bir sihirli formül değildir. İcaplara ve ihtiyaçlara göre değişen yüzlerce çeşidi vardır. Bu icaplar ve ihtiyaçları tayine çalıştığımız zaman, gene sihirli formülü elden kaçırmış oluruz.
Sosyalizmi, tek formüle irca eden Marxizm için mesele daha başkadır. İktisadi ve teknik seviye Marxizmin aradığı merhaleden çok uzak olduğu için , bunu düşünmek bile, boş inançlarımıza en zararlısını katmak olur.
Siyasi felsefe sistemlerinin hangisine alıcı gözüyle bakacak olursak, hepsinde evvela sistem olmasından gelen ve gerçekle çatışan bir kavramcılık görürüz, sonra bu gerçek bizim gerçeğimiz olduğu için, Batı kavramlarıyla arasındaki fark, daha keskindir. Bununla beraber, gerçeğin yalnız bir görünüşünü aksettiren her sistemin bize öğreteceği ve kazandıracağı şeyler vardır. Bunları reddedemeyiz. Fakat, hiçbirine de, tek başına bağlanamayız. Sistemlerden ihtiyacımıza uyanları seçmek ve bunlardan bir tercih sistemi vücuda getirmek işi, siyasi bir ampirizm dehası ister. Bu deha, tek adamla değil, bütün bir aydınlar grubunda bulunmak ister. Daha doğrusu, sabit fikirlere saplanmamış, zekasının tahlil, tenkit, tercih çevikliğini muhafaza eden aydınlar söz konusudur. Bunun için de, aydın vasfına layık olmak isteyen her insanın dünyanın fikir tarihine girmiş her düşünce sistemini iyi bilmesi, bunlara ait tenkidleri gözden geçirmesi ve üzerlerinde düşünmesi gerekir. Memleketi selamet yoluna götürecek kurtarıcı aydınlık bu aydınlardan beklenir.
Türkiye`deki fikir keşmekeşinin disipline kavuşması için, bu tahlil, tenkit ve münakaşa düzenine girmekte daha fazla gecikmemeliyiz. Yoksa, demokrasi, her kafadan bir ses perişanlığı içinde soysuzlaşma devam eder.
Memleketi kurtaracak sihirli formül ve sihirli adam hayallerinden uzaklaşıp, çeşitli ve çapraşık Türk gerçeğinin icaplarına göre rotamızı çizmek imkanı, böyle bir anlayışa muhtaçtır. Sağ veya sol imkanların her çeşidi, bu sihirli formül aramak ihtiyacından doğar, bilgisizliğin ve geriliğin en dogmatik şekillerini yaratır. Gerçek manasıyla Batılı olmak da, Batı`ya inanmak dahil, tenkitsiz ve tahlilsiz, her türlü dogmatizmden sakınmakla mümkün olur. Artık sihirli formüllerden hiçbirine denemeye vaktimiz kalmamıştır. Bizi kurtarırsa, yalnız düşünmek ve hür düşünmek kurtaracaktır.
GENÇ'ın Yazısı.