“Bugün” dedi, “bugün de farklı bir gün değil.” Gözlüğünü önce gözünden, sonra gözlüğün bağını boynundan çıkardı, kitabının üzerine, kitabı da hemen yanındaki sehpanın üzerine bıraktı. Oturduğu koltuğun sağından, pencerelerden yükselen güneşin ışıkları çapraz şekilde odaya giriyor, hemen her yeri aydınlatıyordu. Kalkmaya yeltendi, vücudunda kalkacak kuvveti bulamadı. Tekrar denedi, olmadı, oturduğu yerde kaldı. Vazgeçti, “sonra, dedi, sonra koyarım kitaplığa.” Gözleri odada dolaştı, sanki ilk defa görüyordu odayı. Tekrar hayretle, dikkatle yıllardır yaşadığı evi, odasını izledi. Değiştiğini fark etti, hayrete düştü.

Değişim onun için kesin ve kontrollü bir olguydu. O, hep pazartesilere inanmıştı. Pazartesi değişecekti, Salı ya da Cuma olmazdı, hafta başı olacaktı, düzenli ve planlı ilerleyecekti. Bir planı vardı, ona göre ilerleyecekti. O, milatlara inanmıştı. Her pazartesi miladıydı. Değişimlere inanmıştı, tek bir kararla değişebileceğine inanmıştı. İnsanın kendi yolunu çizebileceğine inanmıştı.

Gözleri düşüyordu, uykusu gelmişti, ruhu ağırlaşıyordu.” Yoruldum” dedi, “hayat, yordu beni…”

İnanmadığı salılarda bozulmuştu planları. Aslında asıl plan Salı günündeydi. Salı günü gevşeyen kararlar çarşambaları yok olmuştu. Yok olmak değil de kuvveti cılızlaşmıştı. Değişmişti yine de…

Uykusuna direndi, son bir kuvvetle odaya tekrar baktı. Her pazartesiden bir iz vardı. Her pazartesiden kalan bir parça, odanın bir köşesindeydi. Birikerek değişmişti ya da değişimleri birikmişti. Bir anda değil fakat değişmişti. Oda değişmişti, kendi de değişmişti. Ne çok şey birikmişti? Yorulmuştu gerçekten.

O, radikal kararlara inanmıştı fakat radikal olamamıştı. Kendi köşelerinin önce kendine batacağını sevk-i tabii ile biliyordu sanki. Fakat yine de radikal kararlar alabileceğini düşünmüştü. Zamana da inanmıştı. Zamanla değişileceğine inanmıştı. Değişebilecek zamanın geleceğine inanmıştı. Beklemişti o yüzden. Bekleyişlere de inanmıştı. Beklemişti, şimdiye kadar, koltukta oturduğu şu ana kadar…

Gözleri kapandı, kendini uykuya bıraktı. Uyudu, bir daha beklememek üzere bekleyişlerine son verdi…


Mehmet Emin Gül'ın Yazısı.