Vesvesedir, Aldırma!
M. Emre Sever
"Ağır ağır çıktı merdivenlerden adam. Aklındaki soru işaretlerini savuşturmaya çalıştı. Acaba abdest alırken kollarını yıkamış mıydı? Caminin kapısından girdi, namaza durdu ancak yine soru işaretleri kafasının içini kemiriyordu. Bu defa namazının bozulup bozulmadığı hususunda şüpheye düştü. Bir yandan namazı düşünüyor bir yandan da abdestinin varlığından şüphe duyuyordu. Aslında abdestini bozacak bir davranış yapmamıştı adam. O sadece tam bir şekilde namaz kılmak istiyordu. Bu karmaşık duygular içinde, vicdan azabıyla kıldığı namazından hiçbir zevk alamadı. Üzüldü ancak ne yapacağını bilmiyordu."
Bu hikayeyi bir yerden hatırlamışsınızdır. Muhtemelen hepimizin başından bunun gibi veya buna benzer olaylar geçmiştir. Öyle ki bazen daha fazla titizlik gösterdiğimiz olmuştur. Bazen de sıkılmış, ardından yapmakta olduğumuz işten vazgeçmişizdir. Bu olay aslında bize has bir durum değil. Bundan çok önceleri de varmış.
Hz. Peygamber de bu konuya işaret etmiş, bu davranışın bir kuruntu yani kendine has ismiyle vesvese olduğunu mü`minlerin buna itibar etmemeleri gerektiğini bildirmiştir. Hatta kendisine bu konudan yakınan bir sahabiye;
‘’Biriniz mescidde iken, kabaları (kalçası) arasında bir yel hissetse, ses işitmedikçe veya koku duymadıkça dışarı çıkmasın.‘’( Tirmizi, Taharet 56 / 75 )
Yine bir başka hadisinde;
‘’Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı hususunda tereddüt içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça o mescidden çıkmasın.”( Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Taharet 56, (74, 75) )
Hadislere baktığımızda Peygamber Efendimizin tam da muzdarip olduğumuz dertten bizi nasıl kurtardığını görürüz. Ancak hadislerde şöyle bir ayrıntı vardır. Dikkat ederseniz Peygamberimiz bu hadisleri abdesti olup olmadığı hakkında şüphe edenlere söylüyor. Yani abdesti aldıktan sonra bir şey hatırlamadan ve bir şeye şahit olmadan aklına gelenlerle uğraşıyorsa bir kişi, bu hadislere göre davranması gerekiyor. Aksi takdirde kişi eğer biliyorsa abdestini bozduğunu koku ve sesi beklemesi gerekmez. Abdesti bozulmuştur. Burada önemli olan kişinin bir belirti olmadan aklına gelen vesveselerdir ki bunlar kuruntudur. İşte bu kuruntular bahsettiğimiz hadislerde geçen ve itimat etmememiz gereken şeylerdir.
Sonuç olarak, abdest alırken, abdest aldıktan sonra, namaz kılarken aklımıza bir sürü düşünce gelir. Vesveseler bizi suyu israf etmeye, namaz huzurunu bozmaya, namazları kaçırmaya sevk eder. Müslümanlar olarak; güzel dinimizin kolaylık dini olduğunu unutmamalıyız. Abdestin, namazın, taharetin şartlarını, rükunlarını, sünnetlerini, mekruhlarını güzelce öğrenmeliyiz. Bu bilgilere sahip olduktan sonra aldığımız abdestlerde, kıldığımız namazlarda samimi olmalı, onların Allah tarafından kabul olduğuna yürekten inanmalı, bu konuda kanaat getirmeli, yine kullarının eksiklerini tamamlayan, sonsuz kudret sahibi Allah’a tevekkül etmeliyiz, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi;
"Vesvese (kuruntu) şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necaset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının." ( Tirmizi )
GENÇ'ın Yazısı.