İnsanlar da bitkiler gibi bir bakıma. Zaman geliyor ve gelişim duruyor, sonra yerinde saymaya başlıyor, daha sonra  da sararmaya yüz tutuyor.

Kıymetli dostum Abdurrahman Çetinkaya evlendiğimde iki tane iç mekan bitkisi hediye etmişti. Birkaç ay sonra, her türlü bakım yapmama rağmen  yaprakların solduğunu fark ettim. Meğer saksıları artık küçük gelmeye başlamış, bu yüzden de daha fazla toprağa ihtiyaç duyuyorlarmış.

Bu hadiseyi kendime göre şöyle yorumladım: İnsanlar da bitkiler gibi bir bakıma. Zaman geliyor ve gelişim duruyor, sonra yerinde  saymaya başlıyor daha sonra da sararmaya yüz tutuyor. Halbuki bir sürü “beslenme kaynağı” vardır kendisine göre, maddi ve mânevi.  İşte böyle zamanlarda saksıyı genişletmek gerekiyor belki de. Yani toprağı bollaştırmak. Bir adım öteye sıçramak..

Peki bunun nasıl olacağına dair açık bir tarifi yok mu? Yok. Çünkü kimisi için yolculuğa çıkmakla saksı genişler, kimisi için de büyük  bir değişiklikle. Bu yüzden herkes kendisini iyice gözlemleyecek. Gelişmediğini ve sararmaya başladığını gördüğü anda harekete geçecek. Ne yapıp edip, saksısı küçükse büyütecek, toprağı az ise bollaştıracak. Çok sevdiğim bir abimin dediği gibi “İnsan daima çeperini  genişletmeli!”


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.