Ustasız ve Aynasız Olmaz
Dünyaya bir kapasite ile geldik. Kıymetimiz bu kapasitemizi ne kadar değerlendirdiğimizle ilişkilidir. Aslında bu ölçü dışımızdakilerin kıymetini de belirler. Dahası her türlü sistem, yapılanma ve gruplaşmanın kalite ölçüsü de aynısıdır: Bize verilen kapasiteyi kim ne kadar değerlendirebiliyor? Soru budur. Kapasitemizi harekete geçirme, özümüzeki cevheri açığa çıkarma ve insani potansiyelimizi gerçekleştirme ölçüsü her insanın, her grubun ve her sistemin meşruiyet ve makbuliyet ölçüsüdür.
Bir meşruiyet ve makbuliyet ölçüsü de kapasitemizin mahiyetine dairdir. Acaba kapasitemizin içeriği nedir? Bu soru bir önceki kadar önemlidir, çünkü insana verilenin mahza iyilik olsaydı, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” tarzında bir serbestliğe peşinen onay verir, akabinde ortaya çıkacak olanı emniyetle seyre dalabilirdik. Ancak insana sadece iyilik değil kötülük de verilmiştir. Bizler artı sonsuza yönelik bir yükselişin yanında eksi sonsuza inecek bir alçalış da yaşayabiliriz. Bu anlamda kapasitemizi nasıl değerlendireceğimiz konusunda her insan, her grup ve her sistem farklı şeyler söyleyebilir.
Bizim söylediğimiz bellidir: İçimiz Musa ile Firavun’un savaş alanıdır. Orayı idare ustasız ve aynasız olmaz. Ustalar; kapasitemizi, yapılacaklar ve yapılmayacaklar noktasında eğiten ebeveyn, hoca, öğretmen ve büyüklerimiz, aynalar ise yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızın neticelerini kendileri ile izlediğimiz kardeşlerimiz, dostlarımız ve arkadaşlarımızdır. Usta ve ayna varsa gayret ve azimle adım adım yürünecek uzun bir yol vardır. Gözümüze peşin başarıları, ucuz kahramanlıkları ve gayretsiz köşe dönmeleri sokuşturarak, kulaklarımıza başaramayacağımız hiçbir şey olmadığını fısıldayanlar, şu hayattan maksadın ne olduğu konusunda yanlış yol tutmuş yalancı ve sahtekârlardır. Önümüzde adım adım aşmamız gereken bir zirve var. Bu zirve ancak azim, gayret ve çalışkanlıkla aşılabilir. Azığımız hakkımızdaki muradı bulmaya dair güzel niyetimiz ve her gün kendimizi biraz daha geliştirmeye yönelik karınca sabrımızdır. Bunları anlayan ve bulan kendini bulmuş, başka yol arayan yanlış yol tutmuştur.
***
Kabiliyetleri geliştirmek konusunu işlediğimiz kapak konumuz ve bu vesile ile verdiğimiz kabiliyet formülümüz aslında yukarıda ifade ettiklerimizi açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Verimli kabiliyet; potansiyelimizin, güzel bir çevrede, sonsuz mutluluğu bulma niyeti ile taçlanmış bir gayretle işlenmesi ile ortaya çıkıyor. Etraflıca işlediğimiz konunun ilginizi çekeceğini ümit ediyoruz.
***
Hak Din İslam ve Peygamber Efendimiz’den 365 Örnek Davranış kitaplarını hediye ettiğimiz abone kampanyamızda sona geldik. Eğer hâlâ abone değilseniz henüz geç kalmadınız. Eğer hâlâ bir arkadaşınızı abone yapmadıysanız da öyle… Hep dediğimiz gibi: Geç kalmayın GENÇ kalın…
Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.