Mine Taşdemir / Genç Haber Merkezi

Kitapçıya diye yola koyulan iki arkadaşın hikâyesi, şimdi anlatacağım. Biri kitap alacağı için çok mutlu, yerinde duramıyor ve arkadaşını adeta kolundan sürüklüyor. Diğeri ise etrafında gördüğü, yanından geçtiği elbise vitrinlerine bakmaktan gözlerini alamıyor ve gördüğü her güzel kıyafette iç geçiriyor, “keşke çok param olsa” diye mırıldanıyor…

Böyle böyle atılan birkaç adımdan sonra, kitapçının önüne geliyorlar. Bir de ne görsünler, kitapçı amca dükkânının kapısına kilit vurmuş. Muhtemelen akşam namazına camiye gitti. Çünkü az önce akşam ezanı okunmuş, cemaate iştirak edecekler caminin yoluna düzülmüştü.

Kitap alma hayaliyle yürüyen kız üzüldü, arkadaşının gözü ise hâlâ vitrinlerdeydi. Ve nihayet o kızın vitrin sevdası, diğerinin kitap sevdasını gölgede bıraktı ve iki arkadaş indirime girmiş bir elbise reyonunda etek-ceket denerken buldular kendilerini. Biri etek aldı, diğeri elbiselere bakmakla yetindi, çünkü cebinde sadece istediği kitapları alabilecek kadar parası vardı.

Etek alan, diğerini sürüklüyordu bu kez. Adımları son nefesini verdiğinde kendilerini bir çantacıda buldular. Birbirinden güzel, onlarca çanta arasından ikisi de gözüne bir çanta kestirdi. Almak için kasaya gittiler, ama yanlarında o kadar paraları yoktu. Kitap almak isteyen kız kitaptan anında vazgeçti, çünkü istediği deri çanta kitaptan daha gösterişliydi.

Mağazadan çıktıklarında ikisinin de tek bir isteği vardı, oradaki çantalardan birine sahip olabilmek… İkisinin de onlarca çantası vardı, ihtiyaçları yoktu yeni bir çantaya ama yenisini daha yenisini istiyorlardı. Moda akımına kapılan binlerce, milyonlarca kişiden sadece ikisiydi bu iki arkadaş.

Kitap kurdu kız mı? O kurt öleli çok oldu. Allah rahmet eylesin… 


GENÇ'ın Yazısı.