Çamaşır Makinesinde Çorap Kaybedenlere...
Mehmet Sadık
Kaybolan zaman, “çamaşır makinesinde çorap kaybolması” gibi bir şey olmalı. Makineye attığımız çorabı nasıl bulamıyorsak ve “kayboldu” yakıştırmasını yapabiliyorsak, zaman kaybına da aynı yakıştırmayı yapabiliriz. Çünkü yaşadığı dünyanın fâni olduğunu bilen ve bir gün ölümle yüzleşeceğinin farkında olan insanın en büyük nimeti, yani zamanı kaybedebilmesi, insan kafası genişliğindeki çamaşır makinesi yıkama haznesinde “çorap kaybetmekten” farksızdır. Bu şu demek değil: Zamanını kaybettin ya, sen bittin. Nasıl yaparsın bunu? Aklın neredeydi? Hâşâ! Sorgu ve hesaba çekmek ancak ve ancak Yaradan’a hastır, âciz kulun bunu yapması hadsizlik olur. Asıl mesele şu; Çamaşır makinesinde çorabı kaybettin ya, hemen bakarsın orada mı diye. Fakat bulamazsın. Peki, küçücük yıkama haznesinden nereye gider bu çorap? Çorap bir yere gitmez, onu sen kaybettin. Belki de başka çamaşırlara karışmıştır. Bir de onlara bakmayı akıl et! İşte zaman da böyledir. Fâni dünyada zamanı kaybettin ya, sonra da pişman oldun. Fakat son pişmanlık fayda vermedi, bulamadın. Peki, “kısacık” hayat yolundan nereye gider bu zaman? Zaman bir yere gitmez, onu sen kaybettin. Belki de başka heveslere, başka tercihlere ve başka insanlara(!) karışmıştır. Bir de onlara bakmayı akıl et! Ve öyle gel…
Bilmiyorum fark ettiniz mi, büyük alışveriş merkezlerinde saat olmaz. Olsa da bunu müşterilerinin gözlerine sokmazlar. Çünkü insan alışveriş yaparken saate bakacak olur ve acele eder, hatta alışverişini keser. İşte alışveriş merkezleri (aslında kapitalistler) bunu istemezler. İnsanın tüketimine devam edebilmesi ve zamanını orada “kaybedilmesi” için mekânlarına saat koymazlar. Bu aynı şuna benzer. Anne çocuğuna seslenir:
-Oğlum namaz geçiyor, hadi hemen kıl!
-Tamam anne ya, şu oyun bir bitsin de!
-Oğlum senin saatten haberin yok galiba!
-Var anne, hemen kalkıyorum…
İşte durum bundan ibaret. Alışveriş merkezlerinde, oyun salonlarında ve boş ortamlarda “uyaran bir anne” olmayabiliyor. (Bu anne sadece bir örnek. Başkası, hatta başkaları da olabilir) Yolumuz belli ama yakıtımız hiç belli değil, her an bitebilir. Bununla beraber zaman da pek uzun gözükmüyor. Yolda savrulmamak istiyorsak, yakıtımızı zamanımıza göre ayarlamalıyız. Allah korusun, yol bittiğinde ne yakıt, ne de zaman kalır!
GENÇ'ın Yazısı.