Rabia Betül Toprak

Hüzün yorucu olabiliyor kimi zaman, varlık sancısından kalma hatıralardan. Darbe izi taşıyormuş kalplerimiz, cevahirini ortaya çıkarma girişimi ise ne âlâ. Hüzün mizana koyulduğunda cesametli nice ameller tüy sıkletine dönermiş. Seyr-i Sulûk mesleğinin esası ise ne âlâ. Ne âlâ…

“Sen onları derli toplu sanırsın, hâlbuki kalpleri darmadağınıktır.’’ (Haşr/14) Dağınığız belki Allah indinde sevimsiz ağ attı saçaklarımız…

Şu dünyada alınacak en güzel dualardan biri de şüphesiz “Allah kalbinizi korusun” dur. Önemlidir, kalp kimi sever de başını kurtarır darağacından? Bir dua, bu dua, sebepler deryasından nasiplenişinin imameti. O halde rota yegâne yaratıcının elinde, iniş takımlarını hazırla sadece. Ne dersin? Savaşın olmayacak göz tayinin olmayacak, odak nokta otomat verilerle aktarılacak, iptidai süreçte gergin bekleyişlerin olmayacak. Tanıyacaksın lakin farklı semalarda süzülen uçurtmalarının, müşterek kader noktasında aklın kalacak. Tahayyülün güzelliğinde tekrar tekrar semahların olacak…

Yastıkla baş arasındaki uzantıda uyutmayan beliğ yaraların var… Ah! Hoşa gitmez böyle deveranlar, aslında vicdana bardak boşaltan hüznün, aksi tesirini burada yuvarlar…

Hüznü tevhide bağlayınca, asıl gaye teşbih ile başlayıp tenzih ile kemale ermez miydi? İtikadımızca. Devridaimin iniltili, fail-i meçhul mü yoksa? Belirsizliğin harbin oluyor, gereksiz taşkınlıklara, suyun zayi oluşuna havuz oluşturuyor. İbre yanlış gösterirken akıl bi haber oyalanıyor da oyalanıyor.

Şiddet arttıkça ritmin hızlanıyor, pansumanın eksik henüz yaraların taze. Yaraya aldırmadan yürümekte ne? Yaraların bile bizim üzerimizde hakkı olduğunu bile bile. Nihai karar her zaman ki gibi yerli yerinde. Mühimmatlar hep ezcümle, “İnnallahe la yenzuru ila suverikum ve emvalikum ve lakin yenzuru ila kulûbikum ve eğmâlikum. /Muhakkak Allah suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, yalnızca kalplerinize ve amellerinize bakar/ (hadis-i şerif) Kalbe dikkat mi denildi sanki… 

Herkes birbirinden hallice, kazma darbelerinin şerha şerha edişinden belki de. Sebep mercii Allah, hüznü iki ellinin arasına alıp da sıksan, ne çıkar sanıyorsun hüzünden başka? Böyle ise dönüşümlü dairenin var oluşuna şükrederek irabı değiştirmeden, aynı yerden yanmak mesele. Mesele bize üflenen ruhta, yoksa herkes yarım bu dünyada, bütün yarım kalmışlıklara, Hz. Hasan’a, adı Muhammed, babası Ali, memleketi Tebriz olan Şems’e. La hükme illâ lillâh’a… Hey gidi koca dünya selam olsun sana… 


GENÇ'ın Yazısı.