Hedefsizseniz Hedef Sizsiniz!
Ayşe Kurudere
Hedefsiz oldukça, birilerinin hedefi için basamak olarak kalacağız. Hedefimiz olmadıkça kurtlar pazarı olmuş bu dünyada bir kurt sofrasında yerimizi almamız an meselesi. Bir hedefimiz olmadıkça birileri için HEDEF olacağız. Dertsizsek derttik ya, bir de bunu ekleyiversek literatürümüze… Hedefsizsek hedefiz...
u günlerde müthiş bir rekabet kaynağı var; şehirlerarası seyahatlerde kullanılan araçlar… İsimleri Rahat, Pamuk, Class, Free gibi sıfatlarla ‘cool’laştırılmış, firmaları sayesinde… Her koltuğun arkasında kişiye özel TV, Wireless, bütün kanalları seçebilme hakkı, farklı alanlarda en az dörder tane sinema filmi... Oh ne âlâ… E bunun neresinden ne çıkar derseniz şayet… İşte çıktısı; teknolojinin ve dolayısıyla haberleşme ve seyahat araçlarının hızla gelişmesi, insanlığa rahat ve konfor vaat ederken, insanın düşünme, geleceğe ait plan-proje üretme iradesi neredeyse elinden alınıyor. Artık insanlık düşünmeyi/hayal kurmayı başkalarına bırakıp, kendilerine sunulan ile yetinir hâle geliyor. Daha kötüsü de kendisinin bir şey üretemeyeceği, üretenlerin daha üstün şekilde yaratıldığı yanılgısına kapılması sağlanarak, âdeta bu duruma mahkûm bırakılıyor.
Harika (!) senaryolu filmler, hayatımızın bir parçası (!) diziler, haber başlığı altındaki magazin programları… Hayal kuramaz olduk, sâhi siz en son ne vakit hayal kurdunuz? Halbûki hayal kurmak hedefin ilk adımı olarak nitelendirilemez mi?
“Kişiler tembel değildir. Sadece, kendilerine esin kaynağı oluşturacak kadar, güçlü amaçları yoktur” diye ne güzel demiş Anthony Robbins. Hedefimiz olsa, tam anlamıyla ne istediğimizi bilsek, o alanda branşlaşma ve uzmanlaşma yoluna gidebiliriz. Şimdi kendimize ne istemediğimizi sorsak, uzayıp giden bir listemiz olur. Fakat “gerçekten ne istiyoruz?” desek tek ve net bir cevap vermemiz mümkün olabilir mi?
Hedef belirlemede dört aşama vardır. Bunlar kısaca;
1) Ulaşmak istediğiniz hedefi bilmek. Kendinize gerçekten ne istediğiniz sorusunu sorarak bir başlangıç yapabilirsiniz. Bilinçli ve gerçekçi (realist) hedefler koymuş olmanız gerekir. “Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı sayılmaz.” (Montaigne)
2) Yeterli duyusal keskinliğe sahip olmak. Hedefinize yaklaşıyor musunuz/ uzaklaşıyor musunuz?
3) Yeterli esnekliğe sahip misiniz? Hedefe ulaşıncaya dek davranışınızı değiştirecek kadar alternatif seçeneğiniz
var mı?
4) Ve en mühimi… Çalışmamızın teoride kalmaması adına… Hemen harekete geçmek. Ecnebî tabirle; JUST DO IT! Tanıdık gelmiş olsa gerek: “Hemen yap!”
Unutmadan ve mühim bir nokta daha!
Hedefe giden yolda çekilen çilenin kutsallığı kadar, yolumuza taş koyanlara, bizi durdurmak adına hiç susmayanlara karşı da gardımızı almak gerek… Hızımızı kesmek adına uğraşanları dinlesek de duymamak. Hisselik bir kıssa ile özetleyelim:
Kurbağalar arasında bir yarışma yapılır. Bir kule var ve zirvesine çıkana ödül vardır. Yüzlerce kurbağa startın verilişi ile sıçramaya başlar fakat hedef fazlası ile yüksektir. Saatler geçtikçe istikrar azalır ve kurbağalar yarışmadan vazgeçmeye başlar. Günün sonuna doğru bir kurbağa kalır geride. Zamanla onu izleyenler de umudu keser, herkes “bırak, ulaşmak mümkün değil, yapamazsın!” gibi cümleler sarf etse de, o tek kurbağa vazgeçmez. Ve günün sonunda yaptığı bir sıçrayışla başarır. Hedefine ulaşmıştır. Herkes hayretle onu tebrike gider. Nasıl başardın diye sorarlar. Ve o an bir şey fark ederler. Şampiyon kurbağa sağırdır. Kendisine söylenen hiçbir olumsuz cümleyi duymamıştır.
Hedefinize gittiğiniz yolda muhakkak bu denli durumlarla karşılaşacaksınız. Sağır kurbağa misali davranmanız şiddetle önerilir. Fakat uyarının nereden geldiğine de dikkat etmeyi unutmayın. İyiliğiniz için çaba gösteren, tecrübe ehlinin görüşlerini almayı ihmal etmemek şart.
2005 yılında vizyona giren bir film var. Konu olarak doğuştan görme ve işitme engelli bir çocuğun (Michelle) karanlık dünyasını aydınlatmak uğruna ömrünü veren bir öğretmen ve öğrencisinin hikayesine değinen çok hassas bir film. O filmden bir replik dikkatimi çeker; Öğrenci alzheimer hastası olduğunda geçen bir replik…
Doktor:
- Bilim mucizelere inanmaz, onun bir şey hatırlaması imkânsız.
Michelle’in Annesi:
- “İmkânsız” Bay Sahai’nin Michelle’e hiç öğretmediği bir sözcük… Ve Michelle imkânsız dediğinizi mümkün kılacak.” İmpossible is nothing! İmkânsız hiçbir şeydir! Hedefine giderken imkânsızı sözlüğünden silmek gerek. Ayrıca hedefinizi dua ile teyit de ederseniz olmaması için hiçbir sebep yok!
Hulasa hedefsiz oldukça, birilerinin hedefi için basamak olarak kalacağız. Hedefimiz olmadıkça kurtlar pazarı olmuş bu dünyada bir kurt sofrasında yerimizi almamız an meselesi. Bir hedefimiz olmadıkça birileri için HEDEF olacağız. Dertsizsek derttik ya, bir de bunu ekleyiversek literatürümüze… Hedefsizsek hedefiz...
GENÇ'ın Yazısı.