Sürekli kendimize, herkes ne der diye soruyoruz. O kadar çok soruyoruz ki, artık sormaya gerek duymuyoruz. İçimize işlemiş durumda artık bu cümle. Sonra gidip “putlar yere serildi” cümlelerini söylüyoruz çerez niyetine. Putlar her gün ve her an yeniden yine yere serilmek zorunda. Yoksa “Herkes ne der?” putu daha çok, yılın putu olarak kalacak.

Çocuk, özel hastanede dünyaya geldi. Çok özel bir bebekti. Her canlı gibi aslında, her insan gibi. Fakat o, ailesinin birkaç yıl beklediği, her eşyası özenle seçilen, doğum günü özel ayarlanan bir bebekti. İlk yaşını kutlarken de çok özel olmalıydı. İki ay öncesinden hazırlıklara başlandı. Özel temalı bir parti, yiyecekler, davetliler her şey özeldi. Biraz daha mütevazı mı olsa? Yok canım, herkes ne der sonra?

İlkokulda da özel bir öğrenciydi. Dersler dışında çeşitli kurslara da gitmeye başladı. Hem derslere takviye hem de özel yetenekleri açığa çıkartmak için. Baleye gitti, kareteye gitti, keman kursuna gitti, halk oyunlarına gitti, yaz okullarına gitti. Öğrendiği her yeni bilgiyi artık misafirlerin ve akrabaların önünde sergilemeye alışmıştı. Çok yoruluyordu ama poz verirken gülümsemeyi her zaman başarıyordu. Özel muhabiri gibi annesi her daim elinde cep telefonu ile çocuğunun resmini çekiyor ve birçok ortamda paylaşıyordu. Uykusuna, banyosuna, okuldaki ilk gününe, doğum günü partilerine, yeni kıyafetlerine, oyunlarına bütün çevresi ortak olmuştu. Nazardan sakınmak için biraz azaltmalı mı bu paylaşımları? Yok canım bir şey olmaz, herkes yapıyor.

Kendi telefonu olduğunda artık annesine gerek kalmadı. Kahvaltısında, kahvesine kadar her özel yemeği çekti paylaştı. Kendine özel bir önem gösteriyordu. Giyimi, bakımı, görünümü… Her giydiğini zaten ama bazen kabinlerde denediği kıyafetlerin de resmini çekip paylaştı. Hangisini alayım diye takipçilerine sordu. Bir yandan okul okudu. Küçükken keşfetmeye çalıştığı yeteneklerinden birer birer vazgeçti. Şimdi daha çok trendlere göre yönlendiriyordu hayatını. Değişik isimlerde kahveler içme trendi, fotoğraf çekme trendi, diyette olma trendi, değişik kıyafet stilleri deneme trendi, gençlik derneklerine, klüplerine, faaliyetlerine katılma trendi, özel üniversitede okuma trendi, hafta sonları etkinliklere katılma trendi.

Herkesin bir “tık” ötesinde olmaya çalışıyordu. Özel olmak bunu gerektirmez mi zaten? Herkese bakıldığında içlerinden hemen seçilivermek. Herkesin ortasından hemen seçilivermek için önce herkesin içine girmek gerekiyordu tabi. Bunu da çocukluğundan beri yapıyordu. Herkes giydiği için giyiyor, herkes yediği için yiyordu. Herkes gibi kullandı, herkes gibi harcadı, herkes gibi uyudu, uyandı. Herkesin beğendiklerini, herkesten önce fark eder oldu. Bu ona büyük bir fark kazandırıyor, herkesin öncülüğünü yapmaya başlıyordu. En azından kendi çevresindeki herkesin.

Herkes kısa pardesü giyiyor, biz de giyiyoruz. Herkes kot pantolon giyiyor, biz de giyiyoruz. Herkes başörtüsüne iğne takmıyor, biz de takmıyoruz. Herkes sakalını kesiyor, biz de kesiyoruz. Herkes kredi kartı kullanıyor, her mağaza kredi kartına çok taksit yapıyor, ödeme kolaylığı sağlıyor, biz de kredi kartı kullanıyor, harcamalarımızı takside bölüyoruz. Herkes nişanını, düğününü, tatilini takipçileri ile paylaşıyor, biz de paylaşıyoruz. Herkes üniversite okuyor, öyle ya da böyle biz de herkesin okuduğu bölümleri okuyoruz. Herkes çalışıp para kazanıyor, biz de para kazanmak için çalışıyoruz. Herkes bir derneğe üye, biz de üye oluyoruz. Herkes hafta sonu için plan yapıyor, biz de yapıyoruz. Evde oturmuyoruz. Herkes evine temizlikçi, çocuğuna bakıcı alıyor, biz de alıyoruz. Herkes stresli, herkes depresyona giriyor, biz de bunalımdan çıkamıyoruz.

Sürekli kendimize, herkes ne der diye soruyoruz. O kadar çok soruyoruz ki, artık sormaya gerek duymuyoruz. İçimize işlemiş durumda artık bu cümle. Sonra gidip “putlar yere serildi” cümlelerini söylüyoruz çerez niyetine. Putlar her gün ve her an yeniden yine yere serilmek zorunda. Yoksa “Herkes ne der?” putu daha çok, yılın putu olarak kalacak.


Rabia Gülcan Kardaş'ın Yazısı.