Mine Taşdemir / Genç Haber Merkezi

Çok şey var özlem defterinin arasına sıkıştırılmış, arasındaki çiçekler gibi kurumaya mahkûm bırakılmış…

İyi niyetli insanlara özlem var mesela. Artık çoğumuz menfaat aşını kaşıklar, bencillik şerbetinden yudumlar olduk. Her gün yeni bir leke ile kararttığımız kalbimiz gibi günlerimizi de kirletir olduk. Temiz yirmi dört saate olan özlem eklendi, temiz yürekli insanlara olan özleme…

Gurbete düştük, anne yemeğine hasret kaldık, etli sütlü yemekleri sayıklar olduk. İstediğimiz yemeklere kavuştuk, şükretmeyi unuttuk. Şükreden insanlara, düşünen insanlara, aza kanaat edip, çoğa şükreden insanlara özlem duymaya başladık, tıpkı çıtırtıdan nağmeler mırıldanan sobalara duyduğumuz özlem gibi.

Hakiki kulluğa olan özlem bir çığ gibi büyürken içimizde, mal-mülk sevgisi bu özlemle boy ölçüşür oldu. Sonuç mu? Boynuz kulağı geçti. Dünya sevgimiz büyüklükte rakiplerini geride bırakırken, kulluk görevimiz boynu bükük kaldı.

“Kulluk” görevi orada bekleyedursun, ben özlem heybemi boşalttım. Çocukluğumda en sevdiğim şeyi yapıyorum, gördüğüm her su birikintisine ayağımı daldırıyorum… 


GENÇ'ın Yazısı.