Dilek Pulat / Genç Haber Merkezi

Bu yazıya psikologlar kızacak belki de. Fakat işini gerçekten insanlığa hizmet için yapan psikoloji erbablarının aynı tepkiyi vereceğini düşünmüyorum. Psikoloji-bozulmak. Birbirlerine ne kadar da yakışır oldu son on yılda. Bu on yıl, teknolojinin de çabucak hayatımıza girdiği zamana tekabül eder. Ama bu konu kapsamlı olduğu için ayrı bir başlık altında incelenmelidir.

Önce sistem mutluluğu nesnelere bağladı. İnsanlığın elinden dinini, değerlerini, ideolojilerini aldı. Maddi bir amaca ulaşmak için çalıştırdı. Ulaşınca mutlu olacaktı. Tabiri caizse canını çıkardı. Her şey mübahtı, mutlu olma çabası güden bu yolda. Bencillik kattı emeğine çoğu zaman. Diğer insanlar rakipti. Amaca ulaşmaya engelleyici unsurlardı. Gözünün yaşına bakmadan ezdi. Basamak olarak kullandı. Ve o ideale nihayet ulaştı. Şunu umuyordu insan, bu nesne ona etrafında ki insanların hayran olmasını sağlayacaktı. Olmadı, olmazdı çünkü. His, maneviyat yada sevgi noksanlığında sahip olunan her şey geçiciydi. Sonsuza ulaşmayan her amaç hayal kırıklığı…

Ninem anlatır, eskiden insanlar büyük aile şeklinde yaşarlarmış. Büyük anne, büyük baba, anne , baba ve çocuklar... Anne ve baba kendi aralarında sorun yaşadığında olayı büyüklerine havale ederlermiş. Bu sayede üzerlerinde ki sorumluluklardan kurtulmuş olurlarmış. Ne zaman ki muhterem ebeveynlerinden ayrıldılar, sürekli birbirlerini sorunlu olarak gördüler. Çocukların eğitimlerine büyükler de dahil olur, aralarında şimdi ki gibi uçurum olan jenerasyon oluşmazmış. Çekirdek aile insanlığın yaşama biçimine oturdu oturalı, boşanma oranlarında ki fırlama, evlilik oranlarında ki düşme mutsuzluk sebeplerinden bir tanesi haline geldi. Sonuç yine hüsran.

Son dönemlerde yemek yemek de bir araç değil amaç haline geldi. İnsanda iki şekilde zuhur eder oldu. Depresyonda ise, ya iştahı kesildi yada sınırsız atıştırmalarla kilo aldı. Sonra o kiloları vermek için ömrünü spor salonlarında geçirmek zorunda kaldı. Hayatının en verimli vakitlerini çok yemek yeyip çok spor yaparak geçirdi insan. Kilo vermek oldu, mutluluğun adı. Rasulullah (sav)’ın kanaatine dikkat çekmek icap etti. İki kişinin yemeği üç kişiye…

Mutlu olmanın en kolay yolu psikolojik destek almaktı günümüzde. Tabi ki ağır imtihanlar yaşayanları kastetmiyoruz kesinlikle. Hak, her zaman yardımcıları olsun ve çabucak durumlarnı atlatmayı nasip etsin. Tırnağı kırılsa psikolojisi bozulan, profesyonel destek almaya çalışan ve yasal uyuşturucuya kendini mahkum edenlerin sayısı az değil… Genel kanı böyle oturmaya başladı zihinlerde. Anneler sessizleşen çocuklarını hemen psikiyatriye götürme çabası içerisine girdiler. Fakat ihtimal o ki, tek ihtiyacı ilgiydi. Toplumda bir problem yok aslında. Sistemin kendisini sorgulaması gerekiyor. Ekonomi odaklı, tüketim odaklı bir sistem pek tabi yeni hastalıklar üretecek ve ilaç sektöründe bir hareketlenme gerçekleşecekti.

Oysa sırf Rasulullah (sav) dedi diye, düşmanlıkta bile aşırıya gitmeyen gençler olsak. Bu kadar ince ve derin yaşamaya çalışan gençler… Psikoloji bozmak şöyle dursun, toplumun ihyasını nasıl sağlarız, diye düşünsek. Hiçte fena olmaz.

Bunun tek yolu, mutluluğu sonsuzlukta aramak. Yani Razı-i ilahi peşinde koşmak vesselam…


GENÇ'ın Yazısı.