Sait Aktaş / Genç Haber Merkezi

Medya mevzu bahis olduğunda belli başlı iletişim araçları (televizyon, gazete, dergi vb.) ön palana çıkar. Bu unsurlar günümüz şartlarında insan hayatının adeta bir parçası haline gelmiştir. Bu araçların günlük hayatta oldukça faydalı oldukları tartışmasız. Tabi bunda teknolojinin durdurulamaz büyüyüşü de pay sahibi.

Pekâlâ, medyayla bağ kurulmasına araçlık eden bu iletişim araçları etrafında sorulması gereken sorular yok mu? Medya başlığı altında konuyu gazete ve dergiler üzerinden tartışmak istiyorum. Üzerinde dikkatle durulması gereken ve kendi şahsımın fazlaca kullandığı için özellikle bu iki yayın organı üzerinden medyayı küçük bir çerçeve içerisinde de olsa tartışmayı/tartışmaya açılmasını istiyorum.

Bugünkü medyanın eldeki bol imkanlara rağmen yaptıkları yayınların ne kadar doyurucu nitelik taşıdığı ciddi bir sorun olarak göze batıyor. Okuyucunun anlayışına, kişisel beğenilere bağlı olarak değişik yorumlar ortaya çıkabilir. Ancak benim medyada gelişmesi gerektiğini düşündüğüm birçok şey var. Güncel olaylar dışında sosyal hayatta olup bitenden haberdar olunmasında medyanın üstlendiği görev gözlemleyebildiğimiz kadarıyla büyük. Buna rağmen geçer not alabilecek bir medya ile karşı karşıya olmadığımız kanısındayım.

Geçmiş yıllarda gazeteler içerik açısından olsun, yazar kadrosu bakımından olsun daha iyi durumda olduğunu dile getiriyor büyüklerimiz hatta sitem ediyorlar. Bu hususta haksız olmadıkları bu işin tozunu birazcık da olsa yutanlar tarafından kabul gördüğünü biliyoruz. Gazete sayfaları düşük çaptaki magazin dergileriyle yarışırcasına magazin sayfaları hazırlaması, belli bir olgunluğa erememiş popülizme tutsak olması bizde de bu intibaları uyandırıyor. Aynı durumun dergiler için özellikle de kültür ve sanat içerikli dergiler için de geçerli olduğu gözden kaçırılacak gibi değil. Dergiler de üzerinde durdukları konular itibariyle olsun, yayınladıkları çeşitli ürünler bakımından olsun kısır bir dönemeçte kalıyorlar.

Diyeceğimiz odur ki; her mekanizma hızlı bir çarkıfelek etrafında dönüyor. Bu çarkıfelek kendini geliştiremeyen unsurları, sığ tezahürlerden kurtulamayan bütün nesneler bu çarkıfeleğe kapılarak yok oluyor. Bu açıdan medyanın kendi içerisinde yola koyması gereken mekanizmalar mevcut. Her unsur kendini geliştirirken medya geride kalabilir. İşlevliğini yitirebilir. Tabii zamanında alınacak önlemler bu durumun aşılmasını sağlayabilir. Her şey bir kenarda dursun, medya neden bu halde?


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.