Ömer Öztürk / Genç Haber Merkezi

Âsım Gültekin’in Genç Dergi’nin 79. sayısındaki yazısı yayıncılık gerçeklerinin küçük bir kısmını ele alıyor, ama bizi can damarımızdan vuruyordu.

Meselelerimiz çok olmakla beraber, hepsi de şu en temel meseleden kaynağını almaktadır: bir araya gelememek, ferdiyetçilik.

Gerek yayınevlerinin, gerek dergilerin, gazetelerin öncelikli hedefi yazar kadrosunu kaynaştırmak, ortak bir hedefte birleştirmek olmalıdır. Fakat benim de yazarlığa başladığım 2003 senesinden bu yana, bu yönde aşama kaydetmek, ilerleme sağlamak şöyle dursun, tam tersine bir gidişat söz konusudur.

İki de bir kapanan, satmayan, olduğu yerde dönüp duran, boyu ne uzayan ne de kısalan yayınevi ve dergilerin temel sıkıntısı da işte bu ferdiyetçilik kısır-döngüsünde aranmalıdır.

Bugüne değin bu birlik-beraberlik ruhunu nispeten yakaladığım bir Genç Dergi, bir de belki bir-iki yayınevini sayabilirim. Gerisi inanın hep hikâye.

Bir yayınevinin, bir derginin yazarları birbirinden kopuksa, aralarında bir sevgi, saygı, dostluk vs. ilişkisi mevcut değilse, buna dair de bir ümit görünmüyorsa, okuyucu çok geçmeden bilinçaltı hislerle bunu idrâk edecek, şikâyetlerimiz bu kubbede nahoş bir sadâ olarak kalıp durmaya devam edecek.

Bir derginin yazarları hiç olmazsa haftada bir, bir araya gelmeli, karşılıklı görüş alış-verişinde bulunup eksiği-gediği kapatmak suretiyle ‘daha ne kadar ilerleriz?’ in mücadelesini vermelidir.

Aşk bazen her şeye çözüm olmayabilir. Eğer Don Kişot misali yel değirmenleriyle savaştığınız hissine kapılıyorsanız, çok geçmeden küsmeniz içten bile değildir. Bugüne kadar, pek çok arkadaşımızın bu piyasadan çekilmesinin hazin sırrı da burada yatmaktadır. Türkiye bir kapanan yayınevleri ve dergiler cennetidir. Neden bu can sıkıcı durumu kader belleyelim. Üstelik birleşip daha çok ilerlemek gibi kolay bir yol varken.

Genç Dergi, yazarlara gerek dergide, gerek sitesinde telif ücreti vermek, genç yazarları yetiştirip yazarlık mektepleri oluşturmak yoluyla hiç olmazsa kapıyı biraz aralamış bulunuyor.

Yayınevleri hep ticarî düşünmemeli, kitap çıkartmak isteyen genç yazarlara fırsat vermelidir. Bu yanlış ve sakıncalı kanaat yüzünden nice yetenekli insan daha doğmadan ölmüştür. Alakasız işlerde çalışmak zorunda kalmışlardır. Ama üzülerek söylemeliyim ki, bizim yayınevlerimiz iletişimden zerrece hazzetmiyorlar.

Bir araya gelememenin ağırlığını, üç günden fazla küs durmayı bile men eden bir dinin mensupları olarak içimize ne kadar zaman daha sindireceğiz? Hazımsızlıktan mîde fesadı olmadan harekete geçmeli, bir şeyler yapmalıyız.


GENÇ'ın Yazısı.