Mizah, fıkra, bilgelik… Saydığım bu figürlerin hepsini bünyesinde toplamış şahsiyet herhalde oldukça azdır. Şahsiyetini bu figürlerle birleştirmiş ender şahıslardan birinin Nasreddin Hoca olduğu şüphesiz. 13. yüzyıl Anadolu’sunda o zaman ki Selçuklu Devleti’nin merkezine yakın bir coğrafyada Akşehir’de yaşayan Hoca yüzyıllar sonra bile gündem oluşturabiliyor. Nasreddin Hoca hakkında çok fazla malûmat sahibi olunmayan bir insan; hiç olmazsa onun bir fıkrasını hafızasında taşıyor. Binlerce fıkrasından sadece birini hatırlaması insanı neşelendirmeye yetiyor.

Bugünlerde olup olmadık yerlerde değişik nedenlerle Nasreddin Hoca’nın adıyla karşılaşmam dikkatimi çekti. Geçen hafta Perşembe akşamı Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun Timaş Kitap Kafe’de Nasreddin Hoca’yı anlatmasıyla başlayan Nasreddin Hoca gündemi Akşehir ile Sivrihisar ilçelerinin onun mezarını paylaşamamalarıyla alâkalı haberini okumamla devam etti. Onun dışında gündelik hayatın akışında Hoca’nın ismiyle karşılaştığım oldu.

Bu dev mizah figürüyle alâkalı en çok ilgimi çeken haber kabrinin Akşehir’de olduğunu kabul ettiğimiz Hoca’nın kabrine Sivrihisar ilçesinden aksi bir haber gelmesi oldu. Habere göre Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Mahur Tulum’un Sivrihisar Ulu Camii kütüphanesinde muhâfaza edilen taş sandukanın üzerindeki yazılarının incelemesiyle Hoca’nın kabrinin bu mekânda olduğunu iddia etti. Bu iddiaya karşılık karşı cepheden (Akşehirliler) sert tepki geldi. Bu tartışmanın nasıl boyutta ilerleyeceğini gelecek günlerde göreceğiz. Bakalım bir ezber daha yıkılarak Hoca’nın kabrinin Sivrihisar’da bulunduğu ispat edilebilecek mi?

Bu mevzû son zamanlarda en ilgi çekici mevzulardan bir tanesi. 13. Yüzyılın dev sîmâsı, mizah figürü, büyük bilge Nasreddin Hoca yüzyıllar sonra tıpkı geniş toplulukları kahkahaya boğan komik fıkra ve hikâyelerine benzer bir durumla karşılaştı. Hani kazanı doğurmuştu, bindiği dalı kesmişti ya… Tam da bunlara benzer bir durum. Nasreddin Hoca benzer durumlarla tekrar kendinden bahsettirmeyi başarması onun en ilgi çekici yönlerinden. Görülüyor ki bunca yüzyıldır halk hafızasında derin izler bırakan Hoca bu tesirini daha uzun zaman boyunca hissettirecek. 


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.