Nereden Çıktı Bu Uzay Merakı?
Merve Şanlı
İnsanoğlu var olduğundan beri haberleşme ihtiyacı hissetmiş ve bunun sonucunda kendi çağına göre bazı teknolojiler geliştirmiştir. Bu, bazen duman, bazen güvercin olmuş, çağ atladıkça daha da gelişmiş, günümüz teknolojisinde de “uydu” haline gelmiştir. Uydu sistemleri haberleşme alanında çok kapsamlı ve düşük maliyetli olması bakımından, ilk olarak savunma ve askeri maksatlı kullanılmıştır. Aslına bakarsanız, uzay merakı da buradan ileri gelmektedir.
1950’li yıllarda başlayan Soğuk Savaş, ABD ve SSCB arasında büyük bir gerginliğe sebep olmuştur. ABD 1955’te, iki yıl sonraki Uluslararası Jeofizik Yılı’nda ilk uyduyu uzaya gönderme niyetini açıklar açıklamaz, Sovyetler uzay çalışmalarına yönelip, dünyanın ilk yapay uydusu olan Sputnik-1’i yörüngeye oturtarak, ABD ile olan rekabetine uzay yarışını da eklemiştir. (4 Ekim 1957) Ülke güvenliğinin tehdit altında olduğunu düşünen Amerika, uçak programlarıyla başlayan NACA’yı, apar topar NASA haline getirerek uzay çalışmalarına yönelmiştir. 1961 yılında dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy, Ay’a insan göndereceklerine ve uzay çalışmalarına ağırlık vermeleri gerektiği ile ilgili birçok konuşma yapmış, “Sovyetler uzaya bir araç gönderdiyse, yeri gelir oradan bizi izleyebilir, dinleyebilir ve hatta vurabilir” düşüncesiyle ülkenin büyük bir bütçesini bunun için ayırmıştır. Rusya bunun üzerine, o yılın Nisan ayında Rus kozmonot Yuri Gagarin’i uzaya göndererek ilk insanlı uçuşu gerçekleştirmiştir. (Vostok-1 uzay aracı) Bu adımdan sonra ABD, çalışmalarına hız vererek 20 Temmuz 1969 yılında astoronot Neil Armstrong ve takım arkadaşı Edwin Buzz Aldrin’le Ay’a ayak basarak karşılık vermiştir. (Apollo 11 uzay aracı) Ay’a inmek Amerika’ya, ülke geneline inşa ettiği, kıtayı baştan başa geçen otoban sisteminden daha fazlaya, 150 milyar dolara mâl olmuştur. Bu yatırımın Amerika’ya dönüşümü, askeri ve sivil teknolojide Dünya lideri olmasını sağlamıştır. Gerçek anlamda ilk aktif uydu ise NASA’nın yürüttüğü Score projesi kapsamında 1958’de yörüngeye yerleştirilmiştir. (Explorer-1)
Sputnik’ten Apollo 11’e kadar olan sürede yapılan araştırma-geliştirme çalışmaları birçok teknolojik aletin hayatımıza girmesine sebep olmuştur. Kablosuz iletişimden (cep telefonları, internet vs), kırılmaz gözlük camlarına, pilli el aletlerine kadar birçok yüksek teknolojinin patenti NASA’ya aittir.
Velhasıl bu yarış masum başlamasa da, günümüzdeki birçok teknoloji uzay çalışmaları sayesinde gelişmiştir. Bilim ve teknikte ileri olan ülke dünyaya hakimdir. Ama Hâkim’den habersizse bir anlam ifade etmeyecektir… Zira bunca bilgi neden ve nasıl yapıldığını tefekkür etmeden asıl bilgiye, ilâhî bilgiye ulaşılamaz. Uyduların bulunduğu katman olan Ekzosfer’e çıkılabilir, Ay’a gidilebilir belki ama ötesine geçilmez. Geçilemez. Tıkanıp kalır insan, aklının sınırlarında… Uydular, atmosfer tabakalarına gönderilip, dünyayla iletişim sağlanabilir. Fakat ukbayla olan bağımız, aşmamız gereken nefis tabakalarıyla doğru orantılır. Motor ne kadar güçlü olursa, tabakalar da o denli aşılır. Bir mekik yapma inancımız, Sputnik’in yapılma amacı kadar güçlü ve sağlam değilse, bizi vardırmaz ne Ay’a ne de Hakikât Güneş’ine…
GENÇ'ın Yazısı.