Sait Aktaş / Genç Haber Merkezi

İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminin elli-altmış sene öncesi… Şu anki durumundan çok daha gerilerde bir ülke. Bu ülkede dünya görüşleri taban tabana zıt iki insan. İkisinin de adı Hikmet. İkisi de, dönemin düşünce akımlarının etkisinde kalmış ve bu uğurda çile çekmişler. Ancak savundukları, uğrunda çile çektikleri düşünceleri (davaları) birbirinin zıddı.

Medya aleminin tanınmış isimlerinden Ahmet Tezcan bu günlerde yeni bir kitap yayımladı. Eser “Aklımın Altından Kimse Geçemez” üst başlığıyla “Kafirun” ismini taşıyor. Yakın tarih merkezli bir konu çerçevesinde gelişen eser bir (hatırat olarak da okunulabilir) roman standardı taşıyor.

Gazeteci Ahmet Tezcan açısından diğer ilgi çekici taraf yazdığı romanın başkahramanlarından birisinin babası olması. Evet, baba Hikmet Tezcan romanın iki başkahramanından birisi.

Hikmet Tezcan, Cumhuriyet döneminde yetişmiş, Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi olmuş bir şahsiyettir. Onun talebesi olması onun yürüttüğü davayı ömür boyunca yürütmesine vesile olmuştur. Bu dava uğrunda önemli hizmetlerde bulunmuş, hapishanelere düşmüştür. Bu ahvalde 1950’li yıllarda oldukça ilginç bir manzara ortaya çıkar Tezcan’ın hayatında.

O, kendi davası uğrunda çilesini çekerken hapishanede bir adaşıyla tanışır. İkisinin de ismi Hikmet’tir. Aynı adı taşımalarına rağmen ikisi de taban tabana zıt ideolojilerin davasını yürütmektedir. Hikmet Tezcan’ın bahsi geçen adaşı o yılların en tanınmış siyasi figürlerindendir. O şahıs o yıllarda sosyalist ideolojinin en önemli isimlerinden biri olan Hikmet Kıvılcımlı’dır. Nur talebesi Hikmet Tezcan ve sosyalist Hikmet Kıvılcımlı.

Daha önce örneğine pek rastlanmamış olan eser, bir anlamda Cumhuriyet döneminde toplumun değişik kesimlerinin yaşamış olduğu problemleri tartışmaya açıyor. Bir söyleşisinde eserin on yıldan fazla bir zaman içerisinde gelişerek tamamlandığını belirten yazar, yaşanan toplumsal kırılmalara parmak basıyor. Belki de toplumun değişik kesimleri arasında yaşanan zararlı çekişmeler karşısında kendince bir ikaz gönderiyor.

Ahmet Tezcan’ın eseri toplumsal bir olaydan hareketle yakın tarihe ışık tutmanın yanında meydana gelmiş olayların sonuçları hakkında düşünmeye çağırıyor. Belki eseriyle yaşanması muhtemel benzer olayların önünde duvar olmak istiyor. Kitabın okuyucuya sunulmasının üzerinden pek fazla bir zaman geçmedi. Okur kitlesi tarafından nasıl karşılanacak; bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Ama şahsi kanaatimdir ki: son zamanlardaki en ilgi çekebilecek yapıtlardan biri. Bakalım hak ettiği ilgiyi görebilecek mi?


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.