Cahit Zarifoğlu, yazdıkları ve yaşadıklarıyla gönlülleri fethetmiş insanlardan biridir. Sevgisi kalplerde hâlâ diridir, şiirleri her daim dillerde dolanır.

“Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O’ndan sonrakiler O’nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından." (İsmet Özel, Milli Gazete, 10 Haziran, 1987)

Şimdi sizlerle, Olcay Yazıcı`nın Cahit Zarifoğlu`yla 10 Mayıs 1986`da yaptığı röportajdan bir bölümü paylaşacağım.

Olcay Yazıcı: Şiirlerinizde serbest şekil, örtülü ifade ve İslâmî bir muhteva var. Şiiriniz bu üslup etrafında şekilleniyor denebilir mi? Şiir anlayışınızın özeti nedir?

Cahit Zarifoğlu: Şiirlerimi genellikle ifade ettiğiniz gibi “örtülü manâlı” bulanlar çoğunlukta. Bu şiirin diline aşina olmayanların kolay kolay anlamaları mümkün değil. Biraz gayretle anlaşılabilirler. Tarzım böyle. Buna rağmen yine isabetli belirttiğiniz gibi, bu kapalı anlamın gerisinde İslâmî bir muhteva mevcuttur. Hepsinde olmasa bile.

Şiir anlayışım üzerinde uzun boylu düşünmedim. Bu şekilde bir soruyla karşılaştığım zaman emin olun biraz bocalıyorum. Şunları söyleyebilirim: İlhama inanıyorum. Şiir ilhamla yazılıyor. Buna rağmen hemen her istediğimde, her oturduğumda şiir yazarım. Bu demek değil ki her an, her saniye yazıyorum, öyle değil. Demin şunu ifade etmek isledim: Çok egzersizle şair, ilhamı bir bakıma eline geçiriyor sanki. İlhamı beklemiyor, fakat onu ihtiyaç duyduğu anda davet edebiliyor. Bu bir ustalık meselesi de olabilir. Buna öyle bakılabilir.

Şiir hakkın emrinde olmalı. Rızâ-yı Bâri’yi gözetmeli. Bunu başarmak elbette zordur. Şiir esrarlı bir saha. Oraya girince sadece Rahmanî etkiler altında kalabilmek, sadece bu etkinin verimlerini şiire giydirebilmek bir nasip meselesi. Şiirin alanına nefsanî olanlar ve şeytanî olanlar da dahildir. Şair bunlardan kendini koruyabildiği ölçüde korumalı. Benim bunları düşünerek yazdığım birtakım şiirleri “keşke yazmasaydım” dediğim olmuştur. Mümin şair olarak da yazdıklarımdan sorumlu olduğumun bilincindeyim. Yazar, yazar olarak yazdıklarından sorumludur elbet ve bunlardan da sorulacaktır. Yazmanın hangi sahada olursa olsun vebali vardır. Büyük bir mesuliyet... Yazarken pürdikkat olmalı. Bu söylediklerim yeterli sanırım.

Not: Röportajın tamamı Beyan Yayınları`ndan çıkan Konuşmalar isimli kitapta mevcuttur.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.