İnanç Ekolü
Muzaffer Şahan
2006, basketbol açısından ülkemizi mutlu eden olaylarla tamamlandı. Önce Ümit Milli basketbol oyuncularımızla İzmir’de yapılan Avrupa şampiyonasında 2. olduk. Oyuncularımızdan Ersan İlyasova MVP (en değerli oyuncu) seçildi. Bundan yaklaşık 1 ay sonrasında ise bu defa A Milli Takımımızla Japonya’daki dünya şampiyonasında 6. olma başarısını gösterdik. Başarıydı çünkü oldukça genç ve tecrübesiz bir kadromuz vardı.
Millerimiz başarılarıyla ülkemiz insanlarının dikkatini çekmeyi başarsa da basketbol ülkemizde henüz aradığı coşkuyu bulamamış bir spor dalı. Bu coşkuyu yakalayamadığımız için olsa gerek şimdiye kadar dünya arenasında elle tutulur bir ekol oluşturamadık ve hep saman alevi misali başarılarla yetindik.
Dünya basketboluna damgasını vuran en büyük ekol hiç şüphesiz Amerika ekolü. Bu ekol tamamen bireyselliğe ve şovmenliğe dayalı. Diğer güçlü ekoller Litvanya, eski Yugoslovya, Arjantin ve yeni yeni gelişen İspanya ekolü. Bu ekolleri benimseyen ülkelerin sayısı oldukça fazla. Ülkemizin basketbolu ise ne bir ekole tabi olmuş, ne de kendi ekolünü oluşturabilmiş durumda. Ancak son dünya basketbol şampiyonasında elde ettiğimiz başarı oluşturmamız gereken ekol konusunda önemli ipuçları verdi.
Japonya’da altıncı olan 12 Dev Adamın gösterdi ki sorun ne ya da rakip kim olursa olsun, inanarak inatla ve cesaretle oynamalı; hem güçlü savunan hem de güçlü saldıran bir basketbol anlayışına sahip olmalıyız. Bu anlayış dünya devleri arasından sıyrılıp, kendimize özgü bir ekol geliştirebilmemiz için yeterli unsurlar içeriyor. Misafir olarak katıldığımız dünya şampiyonasında genç bir ekiple altıncılığa kadar ilerleyebilmiş olmamız bunun için güçlü bir destek unsuru. Aslında yol açıldı; bundan sonrası o yolda yürümekte.
GENÇ'ın Yazısı.